Bizim kültürümüzde olduğu gibi birçok kültürde hamilelik kıymetli ve kutsal bir süreçtir. Ebeveynler için hamilelik haberi alınan andan doğuma kadar geçen süre oldukça keyifli, heyecanlı; aynı zamanda endişeli bir süreç olabilmektedir. Bununla birlikte beslenme konusunda ve birçok farklı alanda yanlış bilgiler edinilen ve annenin tedirginliğini artıran bir süreçtir.

 Bu süreçte beslenmeyle ilgili verilen en yanlış tavsiyelerden biri “iki canlı olmak” ve bu yüzden iki kişilik yenmesini önermektir. Halbuki farklı bir sorun olmadığı sürece dünya sağlık otoritelerince normal diyete ilaveten günlük ekstra 200-500 kalori alımı yeterli olacaktır. Yüksek kilo ile hamile kalmak veya gebelik boyunca fazla kilo almak komplikasyonlar yaratabilir, bebek veya annenin sağlığını kötü etkileyebilir. Ayrıca gebelik diyabeti ihtimalini artırır. O yüzden +200-500 kalori ile yazılan sağlıklı bir beslenme programı en doğru çözümdür. Ancak bilinmelidir ki anne adayı fazla kilolu da olsa gebelikte zayıflama listeleri verilmemelidir, kilo artışını dengelemek adına doktor kontrolünde anneye uygun egzersiz programı oluşturmak en doğrusu olacaktır.   

Gebelikte dikkat edilmesi gereken unsurları sıralayacak olursak;

Hamilelik sürecinde;
ZAYIF ANNELERDE (BKİ değeri 18,5’un altındaysa)
kilo alımı 12.5-18 kg, 
NORMAL KİLODAKİ ANNELERDE (BKİ 18,5-25 arasındaysa) 
kilo alımı 11.5-16 kg,
KİLOLU ANNELERDE (BKİ 25-30 arasındaysa)
kilo alımı 7-11.5 kg,
OBEZ ANNELERDE (BKİ 30 ve üzeri)
kilo alımı 5-9 kg olmalıdır. 

*Aşırı sıcak içecekler, kızartmalar, glisemik indeksi yüksek besinler yenmemeli, mutlaka kahvaltı yapılmalı, haftada 2 porsiyon kadar balık tüketilmelidir. 

*Yeşil yapraklı sebzeler, turunçgiller ve tahıl gibi kaynaklardan folik asit alınsa da yeterli değildir ve hem gebelik öncesi hem de sırasında doktor önerisine göre takviye alınmalıdır. 

*Demir, günlük kaliteli besin tüketimi ile alınabilir, takviyeye gerek olmayabilir. Ancak c vitamini kaynakları ile demir kaynakları(örn hindi, kırmızı et) birlikte alınırsa emilim artar. Aşırı çay-kahve tüketimi de demir emilimini azaltabildiğinden kısıtlanmalıdır. 

*Hamileler farkında olmadan bebeğe toksik etki yaratabilecek ve hemen semptom göstermeyen bazı patojenlerle karşılaşabilir. O yüzden pastörize edilmemiş süt ve peynir, tam pişmemiş et ürünleri ve yumurta, önceden hazırlanmış ve beklemiş salatalar, sosis salam gibi işlenmiş etler ve bazı deniz ürünlerini kullanmamalıdır. 

*Beyin ve göz sağlığı için EPA ve DHA içeren balık kullanımı oldukça önemlidir. Ancak balıklar içlerinde cıva, ağır metaller, dioksinler gibi bazı çevre kirleticileri de bulundurabilir. O yüzden balık temiz kaynaklardan tüketilmeli ve haftalık 2 porsiyonu geçmemelidir. Hamsi, sardalya gibi küçük balıklarda neredeyse hiç cıva bulunmazken palamut, uskumru gibi balıklarda da düşük oranlardadır. Daha büyük balıklar ve özellikle kabuklu deniz ürünleri tüketimi kısıtlanmalıdır. 

*Eğer anne alkol alırsa, plasenta geçirgenliği olacak ve ölümcül etkiler bebeğe geçebilecektir. Ölümcül sorunlar olmasa da anomaliler, erken doğum gibi ciddi riskler yaşanabilir. Hamilelikte kesinlikle alkol kullanılmamalıdır.

*Kafein alımı yüksek miktarlarda bile olsa çok ciddi yan etkileri bulunmayacağına dair çalışmalar vardır. Ancak 200 mg’ı geçmemesi tavsiye edilir. Günlük 1 porsiyon kahve ve 3-4 bardak açık siyah çay içilmesi yaklaşık bu değeri karşılar. Ayrıca düşük riski nedeniyle yeşilçay dahil hiçbir bitki çayı hamilelikte kullanılmamalıdır. 

*İyot özellikle bebeğin zihin gelişimi için önemlidir ve iyotlu tuz, süt ürünleri, deniz ürünleri gibi besinlerden alınabilir ancak eksikliği tespit edilirse doktor ilaç kullanımına başlayabilir.

*D vitamini eksikliği kalsiyum ve fosfor emilimini etkileyebilir, ileri kemik güçsüzlüğü olarak görülen raşitizme sebep olabilir. En güzel kaynağı başta güneş, yağlı balıklar, yumurta ve süt ürünleridir. Eksikliğinde takviye kullanılmalıdır.

*Kalsiyum, B12 ve A vitamini de sağlıklı bir beslenme ile alınabilir ancak kalsiyum eksikliğinde diş ve kemik oluşumunda, B12 eksikliğinde nörolojik fonksiyonlarda, A vitamini eksikliğinde ise fetüsün büyümesinde, göz sağlığında ve bağışıklıkta problemler görülebilir. O yüzden süt, yoğurt, yeşil yapraklı sebzeler başta olmak üzere renk çeşitliliği içeren sebze-meyveler, et ürünleri dengeli şekilde tüketilmelidir. Günlük toplam sebze-meyve tüketimi 5 porsiyon olmalıdır. 

Özetle; doğadan bize gelen her besini dengeli şekilde tükettiğimiz ve doktorumuz gereken yerde ekstra takviye verdiği sürece gebelikte hiçbir komplikasyon yaşamadan bu süreci keyifle geçirebiliriz. 

Herkese mutlu haftalar!