Herkese yeni bir haftadan merhaba. Bu hafta yeni yazımızla karşınızdayız.

Maalesef ülkemiz son bir haftadır çok zor zamanlardan geçiyor.. Art arda çıkan birçok yangında birçok insanımızı, orman canlımızı ve ülkemizin akciğerleri sayılan kıymetli yeşil alanlarımızı kaybettik. Diliyorum ki ülkemiz bu felaketten bir an önce kurtulur.

Bu haftaki yazımızı biraz buruk, ancak en azından birkaç bilgi paylaşabilmek açısından yanık hastalarında beslenme konusunda oluşturmak istedim.

Yanıklar 4 ayrı evreden ve ateş, aşırı sıcak teması, radyasyon, kimyasal madde ve elektrik gibi farklı sebeplerden oluşabilmektedir. 1. Derece yanıklar derinin en üst katmanının etkilendiği, basit çaplı ve kısa sürede iyileşen, genelde özel bir tedavi gerektirmeyen yanıklardır. 2. derece yanıklar ise derinin daha alt tabakalarında, ciddi acı hissedilebilen ve sinir uçlarına ulaşan yanıklardır. 3. derece yanıklar sinir uçlarını dahi tahrip ettiği için acı dahi hissedilemeyebilen, sulu beyaz, kahverengi veya siyaha yakın renklerde görünebilen ciddi ve ağır bir tedavi süreci gereken yanıklardır. 4. derece ise artık kömürleşme seviyesine gelen, ölüm riski ciddi anlamda yükselen veya ampüte gereken yanıklardır. Biz bugün özellikle 2. ve 3. derece yanıklar hakkında konuşacağız.

Bu yanıklar kesinlikle hastane koşullarında tedavi görmesi gereken yanıklardır. Evde bitkisel veya bilinçsiz tedavilerle kesinlikle vakit kaybedilmemelidir. Bu kişilerde beslenme ile alakalı en önemli konu ciddi derecede artmış metabolizma hızına beslenme açısından ayak uydurmaktır. Yanığın etkilediği yüzey alanına göre belli bir hesaplama yapılır ve kişinin normalde alması gereken kalorinin üzerine ekleme yapılır. Hele ki yanık hastası çocuk ise verilmesi gereken kalori çok daha artabilir. Ancak eğer bu kalori bir denklenme hesaplanmaz ise bu sefer çok yüksek kalori alımına bağlı metabolizmaya ek yük bindirilip işler daha da zorlaşabilir. O yüzden yanıkta mutlaka yanık yüzdesi denklemlerine göre kalori hesabı yapılır.

Kalorinin paylaşımında yanık hastalarında genelde çok yüksek miktarda protein alınması gerektiği düşünülür ancak yeterli yağ ve karbonhidrat alımı sağlanması da en az protein kadar önemlidir. Yapılan çalışmalar yüksek miktar proteinin değil “ideal” miktar proteinin optimum derecede etki edeceğini göstermektedir. Ayrıca zaten böbrek yetmezliği riski taşıyan yanık hastalarının vücudu çok yüksek proteinle yorulmamalıdır. Ancak özellikle bir aminoasit olan “glutamin” takviyeleri vücudun iyileşmesi ve güç kazanmasında ciddi anlamda yardımcı olabilir. Bununla birlikte deri harabiyetinden dolayı su kaybı da oldukça çok olacak ve su ihtiyacı da artacaktır.

Yanık hastalarında sadece kalori ve temel besin ögelerini değil vitamin ve mineral takviyelerini de konuşmak gereklidir. Özellikle iyileşme/vücudun onarılma sürecinde başta A, D, E ve C vitaminleri büyük önem taşımaktadır. Antioksidan alımı ve kolajen yapımı  için gereklidirler. Ayrıca minerallerden çinko, bakır, kalsiyum takviyelerinin alınması da çoğunlukla gerekli görülmektedir. Yatan hastanın ihtiyaçları zaten hastane tarafından giderilmekte ancak evde tedavi sürecinde bu takviyeler doktor izni doğrultusunda kullanılmalıdır.

Yanık hastalarında yapılan çalışmalar erken enteral(hasta maması) ürün takviyelerinin iyileşmede ciddi fayda sağladığını göstermiştir. Enteral ürünler özellikle kişinin çiğneme-yutma güçlüğü çektiği dönemlerde ve gerekli vitamin-mineral-lif ihtiyacının tek üründe karşılanabilmesi açısından doğru bir seçimdir. Ancak kişinin sindirim sisteminde ciddi problemler veya ciddi yanıklar var ise bu sefer aynı ürünlerin çözelti halinde verildiği damardan kullanılan parenteral ürünler tercih edilir. Kişinin vücudunun elveriş durumuna göre parenteral kanalın yeri değişebilir.

Kısacası yanık ciddi ise mutlaka 112 yi aramalı ve yardım istemeli, mutlaka hastaneye ulaşmalısınız. En iyi tedavi hastanede yapılır. O süre içinde de özellikle ilk 45 dk soğuk su veya buz uygulaması yapmalısınız(2. derece ise). Ayrıca bölgeyi temiz bir bez ile sarıp kalp seviyesi üzerinde tutmalısınız.

Bu haftaki yazımız biraz buruk olsa da bilgiyi ve farkındalığı artırmak için bu konuda yazmak istedim. Umarım bir diğer yazımızı yazdığımızda yangınlar bitmiş, içimiz bir nebze olsa rahatlamış olur..