Kayseri’de hiç bilinmeyen, tarihin derinliklerinden gelmiş ancak toprak altında kalmış devasa, muhteşem bir hipodrom…

“Hypo” Latince’de “at”…

“Dromos” ise “yol , yarış, yarış pisti ” anlamlarını taşır.

Bu manada “hipodrom” ise at yarışlarının yapıldığı mekânı ifade eder.

Önceleri…

Hipodromun daha büyüğüne “circus” denilse de…

Daha sonraları at yarışlarına ilaveten farklı spor aktivitelerinin de yapıldığı hipodromlara “circus” denilmeye başlanmıştır.

Kapadokya’nın başkenti olan Kayseri…

Erkilet’e adını veren ve Erkilet üzerinde kendisi için yaptırdığı höyüğü (mezarı) de bulunan son Kapadokya Kralı Archelous (MÖ 36-MS 17) döneminde…

Kapadokya ve dolayısı ile başkent Kayseri de Roma yönetimi altına girer.

İşte…

Roma döneminde yapılmış…

Günümüzde Kayseri’de yaraltında adeta saklı bir şekilde bulunan bu antik hipodrom da büyüklüğünden dolayı mutemeldir ki bir “ circus ” dur.

Fransız ve Alman gezginlerin 19.yy sonlarında belgeleyip, fotoğrafladığı bu muhteşem tarihi yapı ne yazık ki Türkçe kaynaklarda hiç geçmez.

Peki hopodrom nerededir..?

Bulunduğu yer Kayseri’de yaşayanların çok iyi bildiği bir eğlence ve dinlence mekânı olan Beştepeler Parkı’nın hemen eteklerindedir.

Günümüzde bu alana her pazar günü “bit pazarı” kurulmaktadır.

Yani…

Antik hipodrom kurulan bu bit pazarının tam altındadır.

Dikkatlice bakıldığında...

Günümüzde bile arazinin topoğrafik yapısı antik hipodromun orada oluşunun adeta kanıtı gibidir.

Ancak…

Çok önceki belediyeler döneminde arazi, moloz döküm alanı ve şehir çöplük atım alanı olarak kullanıldığı için şu an “ antik hipodrom” onbinlerce ton yığıntının ne yazık ki altında kalmış durumdadır.

Peki ne yapılmalı..?

Günümüz şartları ile hipodromun günyüzüne çıkarılması yerel yönetimlerin tek başlarına altından kalkabileceği bir iş değildir.

Devlet ve Kültür Bakanlığı desteği olmaksızın hipodromun günyüzüne çıkması hemen hemen imkansızdır…

Günyüzüne çıkarıldıktan sonra da çok ciddi ve ekonomik maliyeti de oldukça yüksek bir restorasyona ihtiyacı olacağı da kesindir.

Yerel yönetimlere düşen görev;

Bu alanın derhal sit alanı olarak ilan edilip, hiçbir şekilde üzerinde bir imar faaliyetinde bulunulmamasıdır.

Bu konuda Kayserililere düşen görev ise;

Bu antik yapının her fırsatta ve her ortamda dillendirilerek yerinin unutulmamasını sağlamak ve deyim yerinde ise toprak altında bile olsa bu muhteşem antik eseri yaşatmak…Varlığını korumaktır.

Kalın sağlıcakla.

Mustafa Cingil