İnsan vücudunun işleyişi evrenin işleyişi gibidir. Sürekli yeni şeyler keşfedilen, gelişen teknolojiye rağmen bilinmezliklerle dolu bir yapıdır. Bu yapının değişimi, sorunları insanoğlunda farklı hastalıklar yaratmaktadır. Beslenme ise bu hastalıklarda ciddi payı olan bir bilimdir. Dolayısı ile ramazanda beslenmeye dair konularımızı da tamamladıktan sonra artık “Hastalıkta Beslenme” konularına giriş yapabiliriz. İlk konumuzu ise “Engellilerde Beslenme” üzerine oluşturacağız.

Engellilik, en özet tanımı ile bireyin zihinsel veya fiziksel anlamda var olan problemlerden dolayı insanın doğal yapısındaki yetilerden bazılarını kaybetme/bulundurmama durumudur. Türk halkının yaklaşık %13 ü engelli bireylerden oluşmaktadır. Ve engellilik de diğer birçok hastalık gibi kişinin beslenmesi üzerinde bazı olumsuz etkiler yaratabilmektedir.

Yapılan çalışmalar gösteriyor ki engelli bireylerde(özellikle çocuklarda) beslenmeye dair iki temel sorun ortaya çıkmaktadır. İlki yetersiz beslenmeye bağlı malnütrisyon/aşırı zayıflık durumu; ikincisi ve daha sık görülen problem ise kilolu veya obez olma halidir.

İlk probleme değinecek olursak, engellilikte aşırı zayıflığa/malnütrisyona sebep olabilecek farklı faktörler bulunmaktadır. Bunlar kişinin isteksizlik veya psikolojik sorunlardan dolayı besini reddetmesi, disfaji (yutma güçlüğü) yaşaması, kendi besinini temin edememesi, sindirim sorunları veya maddi sorunlar olabilir. Eğer bu sorunlardan bir veya birkaçı bulunuyorsa engelli birey zaman içinde ihtiyacı olan dengeli kalori, protein, vitamin, mineral ve lif gibi ürünleri alamayacak ve buna bağlı olarak kas güçsüzlüğü, kas kaybı,  aşırı kilo kaybetme, besin ögesi eksikliğine bağlı hastalıklar vs. ortaya çıkabilecektir.

Bu durumun engellenmesi için eğer sorun psikolojik ise diyetisyenden önce mutlaka psikiyatrist/psikolog eşliğinde kişi rehabilite edilmeli ve sonrasında doğru bir beslenme programı uygulanmalıdır. Yeme isteğinin tekrardan yaratılması için beslenme eğlenceli hale getirilmeli, gerekirse besinlere şekil verme, kalabalık ortamlarda, tartışma olmayan bir aile ortamı  ile, açık havada yemek programları düzenlenmelidir. Ancak maalesef özellikle pandemi döneminde engelli bireyler de yapabilecekleri birçok keyifli aktiviteden uzak kalma sebebiyle psikolojik anlamda sorunlar yaşayabilmektedirler.

İşin diğer kısmı ise fiziksel olarak tüketimde problemlerin bulunmasıdır. Eğer kişinin yutma-çiğneme güçlüğü bulunuyor ve tedavi edilemiyorsa öncelikle sıvı ve basit gıdalar kişide denenmelidir. Bu gıdalar lif, vitamin, mineral, protein vs. den zengin gıdalar olmalıdır. Evde hazırlanabilecek çorbalar, shake ler, kuru meyve kompostoları gibi pratik ürünler oldukça işe yarayacaktır. Ancak tüm bunlar dahi mümkün değilse nazogastrik veya gastrostomi tüpleri ile doğrudan burun veya karından beslenmeleri sağlanabilir ve bu sayede kişi beslenme anlamında yetersizlik yaşamaz. Ancak unutulmamalıdır ki bu ürünler kişinin yaş/boy/kilo/cinsiyet/günlük aktivite miktarı gibi bilgilerine göre düzenlenmek zorundadır.

Engelli bireylerdeki bir diğer sorun ise fazla kilolu veya obez olma durumlarıdır. Yapılan bir çalışmaya göre zihinsel engelli bireylerin yaklaşık %22 si aşırı kilolu veya obez olarak saptanmıştır. Bu durumun sebepleri yemek tüketilirken doyma sınırının algılanamaması, yenilen besini ve doygunluğu unutma hali veya aşırı şekerli, yağlı fast food ürünlerinin tüketilmesidir. Fiziksel engelli bireylerde ise yine aşırı miktarda şekerli abur-cubur, kalorili ürün tüketilmesi ve hareket azlığı sonucu kilo alımı yaşanabilmektedir. Ayrıca fiziksel engellilikte sık görülen kas kaybı/kas güçsüzlüğü gibi durumlar da yaşanıyorsa metabolizma otomatik olarak yavaşlayacak ve kilo artışı kaçınılmaz olacaktır.

Tüm bu durumların önüne geçmek için mutlaka sağlıklı beslenme desteği alınmalıdır. Örneğin çocuk ise psikolojik destek ve diyetisyen ile birlikte doğru olan anlatılmalı ve aşılanmalıdır. Zihinsel sorunlarda ise aynı şekilde ilerlenmeli ancak ilave olarak kişiye porsiyonları ayarlanmış şekilde gıda hazırlanmalı, miktar seçimi kendisine bırakılmamalıdır. Ve mümkünse eve hiçbir abur cubur ürünü sokulmamalıdır. Yanında her şey tüketilirken engelli bireye “sen yememelisin” demek hatalıdır. Ancak özellikle engelli birçok danışan ile çalışmış bir diyetisyen olarak başlıca tavsiyelerimden biri engellilerde hareketlilik halinin beslenmeden bir adım önde olmasıdır. Çünkü kişi aşırı hareketsiz ise mecburen alınması gereken kalori kısıtlanacaktır ki bu kısıtlama ömür boyu aynı rutinde devam edemeyebilir. O yüzden kişi kesinlikle bir fizyoterapist eşliğinde evde ne tür hareketler yapabileceğini öğrenmeli, vücudundaki en ufak bir kas grubunu dahi çalıştırabiliyorsa bunun çok ciddi bir kazanç olduğunu bilmelidir. Danışanlarıma her zaman söylerim; egzersizde ve beslenmede ya hep ya hiç yoktur. En profesyonelinden en minimal haline elinizden her ne geliyorsa yapmalısınız. Ne kadar büyük bir fark yarattığınıza inanamayacaksınız..!

Yeni konularda görüşmek üzere. Herkese mutlu haftalar!