Hatice Doğan, otizmin erken çocukluk döneminde, belirtilerin gözlendiği önemli bir nörogelişimsel bozukluk olduğuna değinerek, “Beynin sosyal iletişim ve etkileşimi sağlayan kısımlarının gelişiminde görülen farklılıktır. Otizme dair belirtiler bazı çocuklarda gelişim basamaklarının erken dönemlerinde başlarken, bazı çocuklarda öncelikle normal seyreden gelişimde gerileme veya aksaklıklar olur” şeklinde konuştu.

Ailelerin çocuklarını gelişim döneminde gözlemlemesi gerektiğini söyleyen Doğan, “Otizmli çocuklar erken dönemden itibaren isme bakmama, sosyal tepki vermeme, gülümsememe komuta almama, kendi dünyasında yaşıyor gibi davranma hareketleri gösteren çocuklardır. Bazen aileler fark eder, bazen ise etrafında otizmi bilen birileri varsa onlar doktora yönlendirir. Klinik muayenemizde ve yaptığımız çeşitli bilişsel değerlendirmelerle bu hastalığın tanısını koyar ve uygun olan tedaviye yönlendiririz. Bizim ailelerden istediğimiz çocukların gelişimlerini takip ederken, bebeklik döneminin ilk 2 ayından itibaren çocukta gülümseme yoksa, 3. ayda ismine dönüp bakmıyor ve tepki vermiyorsa, 6. ayda yabancıların farkında değil ise, 1 yaşına geldiğinde hiç bir kelimesi yoksa, 1,5 yaşına geldiğinde iki kelimeli cümleleri yoksa, göz teması kurmuyorsa aileler otizm hastalığından şüphelenmelidir" ifadelerini kullandı.

Otizmin farkında olmanın tedavide ilk basamak olduğunu belirten Hatice Doğan, sözlerine şu şekilde devam etti:

“Otizmi olan çocukların hepsi aynı şiddette otizme sahip değildir. Bazı çocuklar şiddetli sosyal ilişki kuramama, konuşmanın hiç olmaması ve tekrarlayıcı hareketlerin yoğun olduğu şiddetli otizm tablosu içerisindeyken, bazı çocuklarda ise belirtiler oldukça hafif olabilir. Otizmin bir spektrum bozukluğu olması demek belirtilerin şiddetinin her çocukta farklı derecelerde olduğu bir yelpaze bozukluk olmasındandır. Çocuğunda bu belirtileri olan aileler vakit kaybetmeden Çocuk Psikiyatri’ye gitmelidirler. Otizmin farkında olmak, yok saymamak ilk basamaktır. Erken tanı ve yoğun özel eğitim programları çok önemlidir. Çocuğun bundan sonraki hayat kalitesi ve bağımsız yaşam sürebilmesi açısından hayati önem arz etmektedir. Çocuğunda otizm tanısı olan aileler imkânlarının yettiği ölçüde haftalık alınan özel eğitim saatini artırmalıdırlar. Otizmden değil, geç kalmaktan korkun.”