Şarkıcı Melek Mosso, Milliyet Instagram hesabından canlı yayınlanan 'Melis Baştuğ ile Haftanın Konuğu' programına katıldı.

'Bir ayrılık hikayesini anlattım' dediğin üç parçalık 'Sonrası Kalır' EP'sinin son şarkısı 'Gel Desem De Gelme'yi de yayınladın. Klipte seni değerli sanatçı arkadaşların yalnız bırakmadı.

'Pandemi döneminde yaptığım en iyi işti' diyebilirim. Diğerlerinin de hakkını yemek istemem ama diğerlerini çıkartırken klip çekmek için enerjim yoktu. İlk zamanlar maddi durumumuzda çok çalkantıdaydı ve endişelerimiz oldu. Sonuçta 2018'de ilk single'ını çıkarmış, yeni çalışan, kendi yağında kavrulan, kazandığını işine gömen, çiçeği burnunda bir sanatçıyım. Bu üçlemede hepimiz tedirgin olduk, yeri geldi kredi çektik, borca girdik çünkü hayallerimizi gerçekleştirmek istedik. Zaten hali hazırda bir hikayem vardı, insan bazen anlattığı hikâyeyi yaşamış oluyor. Arkadaşım ve yönetmenimiz Selin Özdemir ile biraz yaralıydık, ayrılık acısıyla boğuşuyorduk ve bu o kadar gerçek yansıdı ki işe.

'Kavak Yelleri'nin romantik karakteri 'Deniz’i canlandıran İbrahim Kendirci’yi ayrıca özlemişiz.

İbrahim ile yeni tanıştık. Acayip tatlı bir insanmış; enerjik, çalışkan, bildiğin beni oynattı karşısında. ‘Kavak Yelleri’ndeki o romantik serseriyi görmek çok keyifliydi.

İstenmeyen duyguları başkalarıyla paylaşmak her zaman kolay olmayabiliyor. Sevdiklerimizle konuşamıyor olsak bile bir kâğıda hislerimizi yazıp, yoğun duyguların gücünü azaltabiliyoruz. Bu süreç sende nasıl ilerliyor?

Çok yakınımda kemik bir kitlem var. Her şeyimi bilirler ve her şeyimi paylaşırım, onlar da benimle paylaşırlar ama duygularımı derde merhem olsun diye yazarım. Yazmak insanın kendi merhemidir, anlatmaksa başkasından şifalanmaktır.

Haluk Levent ile 'Zülüf' türküsünü seslendirdiniz. Annesi için yapmış olduğu, manevi değeri yüksek bir projede onunla olmak ve beraber söylemek sana ne hissettirdi?

İnsanların bu kadar güçlü maneviyatla sahiplendiği, tutunduğu ve emek harcadığı işlerin içinde olmak gurur verici. O maneviyatın içine sen de bir duygu katıyorsun çorbada tuzun oluyor. Belki ben de ileride annem için bir albüm yapabilirim ve orada bir arkadaşımın bana bir omuz atması ve bana eşlik etmesi çok hoşuma gider. Bana geldikleri ve bana sordukları için gurur duyuyorum, yaptığım işlerden çok da keyif alıyorum. Yani bir şey katmak, birazcık Melek’ten bir parça bırakmak benim için çok özel ve önemli.

Şarkıları yorumlama şeklin, farklı tarzın ve ses tonunla dikkat çekiyorsun. Konser ve festivallerin aranan isimlerindensin. Kapanma ile maalesef hayatımızda çok şey değişti. Yaşadığımız dönemden kendine ders çıkardığın konular oldu mu?

Bende bazı şeyler değişti. Anarşist ruhlu biriydim. Bir şeylere kendi dilimde karşı çıkan, anlatan, etrafıma ve dostlarıma karşı baş kaldıran, asi, başka fikirleri olan, kendi üslubunda takılan biriydim. Bu süreçte insanları uzaktan izleyebilme şansım oldu. Anladım ki bazı şeylerde kendimi değiştiriyorum ama bir sürü insan bunu değiştirmeye yeltenmediği sürece asla değişmeyecek. Sivri dilimi bıraktım, bana tek kattığı şey o oldu. Artık yutuyorum, söylediklerimin bazen bir yere varmadığını gördüm ve bu beni rahatsız etti. Kadınlara açmaya çalıştığım yolda insanlar üslubuma takıldı. Sivri bir dille atıfta bulunurken ki bu Aysel Gürel ve 'Huysuz Virjin' karması bir projem var oradan geliyor. Ben rol yapan bir karakteri bile insanlara anlatamadım. Büyük bir bütün beni anlarken diğer büyük bütün beni hiç anlamadı. Kendimi susturamam ama 'artık frene basmayı öğrendim' diyebilirim. Benden bir prenses çıkmaz ama prensessem de kendime göre bir prensesim.

Dünya gündemi gerçekten çok yoğun. En son İsrail-Filistin olayları. Ama sosyal medya gündemine baktığımızda Şeyma Subaşı da TT (Twitter gündemi) listesinde yer alabiliyor. İnsanlar psikolojik olarak gerçek gündemden kaçış mı yaşıyor?

Bence bazılarının hiç umurunda değil. Farkındalığı yüksek insanlar bu olaylardan etkileniyor. Filistin-İsrail durumunu merak ediyor, üzülüyor ve içerleniyoruz. Geyik yapılan tweetler bile gördüm, kanım dondu! Sosyal medyada çocuk yaşta ve ergenlikte olan genç bir kitle var. 18 yaşın altından bahsediyorum.

İnsanlar keşke gündemden kaçmak için Şeyma Subaşı'nı konuşuyor olsalar, bunu hissetsem 'tamam' derim. Kimse kitap okumuyor, insanlar Instagram ve Tiktok'ta takılıyor. Sanat ve kültürel olarak uzun zamandır kötüye gidiyoruz. Artık bu ülkede eğitimin ve diplomanın bir önemi kalmadı. Böyle olunca tabii ki TT'de Şeyma Subaşı’nı görürsün.

Yıldız Tilbe pandemi nedeniyle zor günler geçiren müzik dünyası için sosyal medyada düzenlenen 'challenge' (meydan okuma) akımına Tarkan'ı davet etti ama reddedildi. Sen bu konu hakkında ne düşünüyorsun? Sen olsan ne yapardın?

Bence birbirlerini anlayamama durumu var. Ben ne yapmaya çalıştığına bakardım. Zaten destek isteyen herkese destek veriyorum. Ben de elimden geldiği kadar arka planda yer alan müzisyenlere destek oluyorum. Proje yapıyoruz veya telifimizi almıyoruz. İnsanlar bizi villalarda oturuyor zannediyor, hayır! Villam yok, milyonluk arabam yok, taksiye, bazen de metroya biniyorum. Biz Türk insanları çok vicdanlı ve merhametli insanlarız. Kendi komşumuza yettiğimiz sürece kurtarırız diye düşünüyorum.

En yeni projelerin?

Önümüzdeki kışa hazırladığım bir türkü albümü var. Herkes benden türkü dinlemeyi çok sevdi. Annemin çok büyük bir isteğiydi, albüme annemle söylemeyi sevdiğim türküleri koymayı düşünüyorum. Hatta ikna edebilirsem albümde birkaç türküye eşlik etmesini istiyorum. İleride ise film gibi yapabileceğim bir albüm fikrim var. Aslında bütün bir albümü buna dönüştürmeyi düşünüyorum. İleride bu istediğimi çok daha geniş açılı bir şekilde yapmak istiyorum.