Kayseri-Sivas karayolu üzerinde bulunan Kültepe-Kaniş-Karum Ören Yeri’nde Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu başkanlığındaki kazı çalışmaları devam ederken, elde edilen bulgular tarihe ışık tutuyor. Cumhuriyetin kurulmasından 25 yıl sonra başlayan kazı çalışmaları 75. yılına girerken, Kazı Başkanı Prof. Dr. Kulakoğlu Kültepe’nin dünyadaki ender kazılardan biri olduğunu kaydetti.

 Kulakoğlu, "1948 yılında rahmetli hocamız Tahsin Özgüç başkanlığında başlatılan kazılar, önümüzdeki yıl 75’inci yılına girecek. Cumhuriyetin ilk çeyreğinde yani Cumhuriyetin kurulmasından yaklaşık 25 yıl sonra başlayan kazılar, 75’inci yılını dolduracak. Normalde bu kadar uzun süreli kazı dünyada çok fazla değil. 75 yıl bir ömürden fazlası neredeyse. Dünyadaki ender kazılardan bir tanesi. Bizim buradaki çalışmalarımız kesintisiz her yıl devam ediyor. Aynı ekip devam ediyor. Tahsin hoca zamanında başlayan ekip aynı şekilde devam ediyor. Çünkü ben de onun zamanında burada ekip üyesiydim. Şimdi ise başkanlığını yürütüyorum. 2022 yılı bizim için çok bereketli, iyi ve keyifli geçti. Halen de devam ediyoruz. Türkiye’deki çoğu kazı yerleri şu anda görevlerini tamamladı. Biz inşallah yılsonuna kadar buradayız. Yıl sonuna kadar havaların müsaade ettiği kadarıyla çalışmalarımıza devam edeceğiz" dedi.

"İlginç verilere ulaşıyoruz"

Devam eden kazı çalışmaları hakkında bilgiler veren Kulakoğlu, "Çalışmalar sırasında bizim özellikle son 10 yıldır, özen gösterdiğimiz bir konu var. Bu Asurlu tüccarlar gelmeden önce Kültepe’deki hayat nasıldı? Bu konuyu araştırıyoruz. Kazılar tepede ağırlıklı olarak devam ediyor. Burada yaptığımız çalışmalarda hakikaten ilginç verilere ulaşıyoruz. Şöyle ki; Asurlu tüccarlar gelemden önce burada ciddi bir beyliğin, krallığın olduğunu görüyoruz. Oldukça büyük yapılar var. Neredeyse bizim tüccarlar dönemindeki Warşama Sarayı kadar büyük bir anıtsal yapı, onun yanında yine muhtemelen depo binaları ya da depolama için kullanılan bazı yapılar var. Aynı şekilde Megaron dediğimiz bir yapı var. Bunlar yaklaşık olarak günümüzden 4 bin 500 yıl öncesinden başlayarak, en az 500 yıl boyunca burada yaşamını sürdürmüş yapılar ve burada o 500 yıl içerisinde ciddi büyük bir krallığın olduğunu görebiliyoruz" ifadelerini kullandı.

"Yapılarda depo olarak kullanılan uzun odalar görmeye başladık"

Kazılarda o dönem Anadolu insanının depo olarak kullandıkları uzun odalarla karşılaştıklarının altını çizen Prof. Dr. Kulakoğlu, şimdiye kadar bunun Anadolu arkeolojisinde örneğinin olmadığını kaydetti. 4 bin 200 yıllık dev küplerde de insanların tahıllarını sakladıklarını dile getiren Kültepe Kazı Başkanı Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, "Burada küpler var. Bunlar depolama araçları, ki bu bir tane değil aynı oda içerisinde birkaç tane görebiliyoruz. Yine aynı şekilde depolamak için kullanılan ince uzun odalar görmeye başladık ki sadece Anadolu’da değil dünyanın hiçbir yerinde böyle bir sistem yok. Biz ciddi olarak bu anıtsal yapıların bir kısmının belki depolamak için ayrıldığını tespit edebiliyoruz. Bunlar aslına bakarsanız aynı zamanda idari yapılar. Ancak bunların içerisinde en azından depolama kısımlarını görebiliyoruz. Bunların yanı sıra biz daha bu binanın çeyreğini kazmadık. Çeyreğinin bir köşesindeyiz ve bu yapı bizim höyüğün kenarına kadar devam edecek. Eminim oralarda da bunların içlikleri, belki çalışma alanları, belki de üretim sahalarına da denk geleceğiz. Bu şekilde kazılarımızı Aralık sonuna kadar sürdüreceğiz. Bu küp en az 4 bin 200 yıllık bir küp. Bu küp sadece bir tane de değil. Odaların içerisinde yan yana sadece yuvaları kalmış şekilde en az 3 tane daha küpümüz var. Bu küp en köşede olmasından dolayı biraz daha iyi korunmuş. Etrafı bir platform ile çevrili ve aslına bakarsanız bu bir tahıl küpü. Fakat küpün alt tarafından bir pencere açmışlar ve yukarıdan koydukları tohumu aşağıdaki pencereden istekleri kadar geri almışlar. Yani tepesine çıkmanıza gerek yok. İlk defa böyle bir şeyle karşılaşıyoruz. Şimdiye kadar Anadolu arkeolojisinde böyle bir şey yok. Hakikaten de ilginç bir yapı. Dediğim gibi bu yapı tek değil, bunlarla beraber belki de biraz daha önceki döneme tarihlendirilen ince ve uzun labirent şeklinde 2 metre yüksekliği olan taş binalar var. Bunların içerisinde de mutlak şekilde bunlara benzeyen tahıl depolanmış olması gerekiyor. Bu özellikle Hitit Saraylarında kullanılacak olan sistemin benzeri bir yapı" diye konuştu.