Mimar Sinan’ın doğduğu evin hemen yakınında bulunan Halıcıoğlu Konağı’nda yürütülen temizlik çalışmaları sırasında keşfedilen yer altı yapıları, geçmişe ışık tutuyor. Halıcıoğlu, temizledikleri alanlarda hiçbir yapıyı tahrip etmeden gün yüzüne çıkardıklarını belirtti.
“2 bin yıl önceki kazma izi, el izi ne ise hâlen aynı şekilde duruyor. Sadece molozları temizledik. Hiçbir yeni müdahale yapmadık. Bu mirası günümüze ve bizden sonraki nesillere aktarmak istiyoruz” ifadelerini kullandı.
“Tarih Gözümüzün Önünde Kaybolmasın”
Halıcıoğlu, yer altı şehrini tamamen kendi imkânlarıyla gün yüzüne çıkardığını ancak daha fazla destek beklediklerini belirterek şunları söyledi:
“Babamdan kalan evi restore ettik. Bu süreçte mağara yapılar ortaya çıktı. Buraların tarihî kıymeti çok yüksek. Valimiz Sayın Gökmen Çiçek büyük destek verdi, ancak bu sadece bir kişinin çabasıyla sürdürülebilecek bir şey değil. Şehirdeki diğer yöneticilerimizin de bu tarihi korumaya katkı sunmasını bekliyoruz.”
Bilimsel Değerlendirme: “Yaklaşık 2 Bin Yıllık Yapılar”
Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı (ÇEKÜL) Kayseri İl Temsilcisi Prof. Dr. Osman Özsoy, yapılan keşfin bilimsel açıdan da oldukça önemli olduğunu vurguladı. Özsoy, bölgedeki freskler, yapım tekniği ve kullanılan malzemeler ışığında yaklaşık 2 bin yıllık bir tarihlemenin yapılmasının mümkün olduğunu belirtti.
“Koramaz Vadisi’nde birçok kaya oyma yapı mevcut. Bunların bir kısmı dini yapılar, bir kısmı sivil yaşam alanı olarak kullanılmış. Ağırnas’ta da aynı örnekleri görüyoruz. Zaman içinde evlerin üzerine inşa edilmesiyle birlikte bu alanlar farklı amaçlarla kullanılmaya başlanmış. Ancak mimari izler korunmuş durumda.”
Özsoy ayrıca, Fransız bilim insanları başta olmak üzere pek çok akademisyenin bölgede araştırma yaptığını, fresklerdeki boya tekniklerinden imzalara kadar detaylı incelemelerle net tarihlemenin mümkün olduğunu ifade etti.
Koramaz Vadisi UNESCO Yolunda
UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan Koramaz Vadisi, sadece Kayseri için değil, dünya kültür mirası açısından da büyük bir önem taşıyor. Yer altı şehirleri, kaya oyma yapılar ve doğal peyzajıyla dikkat çeken bölgenin korunarak turizme kazandırılması bekleniyor.
Prof. Dr. Özsoy, bölgede bulunan yapılarla ilgili şu bilgileri de verdi:
“Ağırnas’ta birçok evin altı bu tür yapılara açılıyor. Bu alanlar güneş görmeden camiye ulaşılabilecek, meydanlara çıkılabilecek şekilde birbirine bağlı. Dikey yer altı şehirlerine göre burada daha çok yatay yapılar dikkat çekiyor. Bu mimari özellik, bölgeyi Kapadokya’daki örneklerle kıyaslayabileceğimiz özgün bir noktaya taşıyor.”