Kayseri’nin Kocasinan ilçesine bağlı Erkilet Emmiler köyü doğumlu olan 61 yaşındaki Emişe Altun, çocukluğundan beri okumayı ve yazmayı çok sevdiğini söyleyerek, “Annem okumamızı istemediği için gizli saklı okurdum” dedi.

Yazmaya ilkokul zamanında başladığını ve ilk denemesinde kareli deftere 14 sayfa yazdığını anlatan Emişe Altun, “Yazdığım 14 sayfayı annem alarak ‘Sen kız çocuğusun, gelin olacaksın, el kapısı var’ diyerek sobaya atmış ve yakmıştı. Çok küçük yaşta 13 yaşında okulu bitirdikten sonra beni evlendirdiler” diye konuştu.

İlkokulu bitirdikten sonra, “Babam beni bir hayvan satar gibi 13 bin TL başlık parasıyla sattı. Pazarlığını da annem yaptı” diyen Altun, “İlkokul diplomamı aldıktan sonra babam nişan töreni için okulun salonunu kiralamaya gitmişti. Okul müdürü babama dedi ki, ‘Allah’tan kork Salih ağa, parmak kadar çocuk yeni verdim diplomasını niye gelin ediyorsun’ diye sordu. Beni nikaha götürdüklerinde babam bana, ‘Hakim sorarsa yaşın küçük diye, ben evlenirim yaşım küçük değil diyeceksin’ diye tembihledi ama hakim evlenip evlenmeyeceğimi sormadı. Annemin ve babamın imzasıyla 13 yaşında evlendim. 15 yaşıma geldiğimde kucağımda 3 aylık çocuğumla baba evinin kapısının önüne bırakıldım” diyerek çileli hayatının başladığını söyledi.

İkinci evliliğinde çocuğunun kabul edilmediğini anlatan Altun, “Son evliliğimde ‘Kızını kendi kızım gibi evlendireceğim’ dedi. Ama beni döverken onu da dövüyordu. Üçüncü evliliğim olduğu için çıkış yolum yoktu. 40 kişinin 40’ında da sakarlık yok ya diyorlardı varsa sende sıkıntı diyorlardı ben de çektim. Dayağını çektim, aşağılamasını çektim, eziyetini çektim. Ben 50 yaşına geldiğimde kendi 60 yaşındaydı, bir başkasını sevdi gitti. Şu anda çocuklarımın yanındayım. Dünya varmış, çocuklarımla birlikte cenneti yaşıyorum” şeklinde konuştu.

3 kız ve bir erkek çocuk sahibi olan Altun, yıllardır içinde bir ukde olan yazarlığa çocuklarının önce karşı çıktığını ama sonra gururla anlattıklarını belirterek, “Kısmet bu zamanmış, sonunda iki kitap çıkardım. Sevdalının sevgiliye kavuştuğu gibi yazarlığa ağlayarak kavuştum. Çıkardığım kitapları şimdi kütüphanelere teslim ediyorum. İlk kitabım Kuğuların Gözyaşları isimli kitabımda çocuk gelinlerin hüzünlü hikayesini anlatmaya çalıştım. Hikayenin büyük bir bölümü benim başımdan geçen ve çevremdeki kadınların yaşadıkları gerçek hayatta yaşananları konu alıyor. İkinci kitabım Sonbaharda Gelen Sevda’da ise yaşanmış sosyal ve hüzünlü aşk hikayelerini konu almaya çalıştım. Her iki kitabımda da hayal ürünü yok. Hepsi başımdan geçen olaylarla derlenmiştir” diye konuştu.