Sosyal medyada kişinin onurunu kırıcı paylaşımlar yapmanın hakaret suçunu oluşturduğunu söyleyen Emir Akpınar, “Sosyal medyada hakaret suçu ve cezası internet üzerinden bir kişiye alenen hakaret edilmesi, kişinin saygınlığının zedelenmesi halinde oluşur. Sosyal medyadan hakaret suçu sosyal medya mecralarında yapılan paylaşımların dikkate alınması ardından belirlenir. Hakaretin tek taraflı olması veya karşılıklı olması gibi durumlar incelenerek karar verilir. Sosyal medya hesaplarında bir kimsenin onurunu zedeleyecek yorum yapılması, paylaşım yapılması veya mesaj gönderilmesi hakaret suçu olarak kabul edilir. Bu suçun basit ve nitelikli hallerine göre ceza uygulanır. Basit şeklinde verilen ceza 3 aydan 2 yıla kadar hapis cezasıdır. Bu cezanın adli para cezasına çevrilmesi mümkündür. Suçun teknolojik vasıtalar kullanılarak işlenmesi sebebiyle çeşitli özel durumlar yargılama ve cezalandırmada farklılıklara sebep olmaktadır” dedi.

Akpınar, işlenen suçtan suçu işleyenle birlikte internet sağlayan kişinin de sorumlu olacağını söyleyerek; “Söz konusu duruma örnek olarak Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin kararını irdelemekte fayda görüyorum. Sosyal paylaşım platformu Facebook sayfasına küfür ve hakaret içeren mesajlar gönderildiğini gören vatandaş, 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin yolunu tuttu. Davacı, suça konu mesajların gönderildiği bilgisayarların IP numaralarının davalılara ait olduğunu dile getirdi. Bu hakaret ve küfürler nedeniyle yapılan yargılamada davalıların cezalandırılmasına karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, bu haksız eylem neticesinde kişilik hakkının zedelendiğini belirterek, manevi tazminat talebinde bulundu. Bilgisayarın internete bağlandığı hattın sahibi olan davalılar ise davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savundu. Davalıların davacıyı hiç tanımıyor olmaları, sosyal, fiziki olarak aralarında manevi tazminata konu eylemi işlemelerini gerektirir bir ilişkinin olmaması, davalıların kişiliği, yapmış oldukları meslek her iki davalının da birbirini tanımamaları birlikte değerlendirildiğinde; manevi tazminata konu fiilin davalılar tarafından işlendiği hususunda yeterli kanıya ulaşılmadığına hükmetti. Yargıtay’a taşınan kararda Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, emsal nitelikte bir karara imza attı. Davacının Facebook sayfasına "sinkaflı" sözler içeren mesajlar gönderildiği hatırlatıldı. Suça konu mesajların gönderildiği bilgisayarların IP numaralarının davalılara ait olduğu, davacının e-posta ve Facebook adreslerine mail ve mesaj atıldığı saatlerde, mailin ve mesajın bırakıldığı mail adresine davalıların internete çıkış yaptıkları IP adresi üzerinden bağlantı yapıldığı anlaşıldığı vurgulandı. Dava konusu mesajların gönderilmesinden hat sahibi davalıların sorumlu olduğunun belirtildiği kararda; ’Bu nedenle; gönderilen mesajlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde, her iki davalının da yazılan mesajlardan sorumlu olduğu kabul edilmeli ve uygun bir miktar manevi tazminata hüküm edilmelidir. Bu yön gözetilmeden yanılgılı gerekçe ile davanın tümden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir. Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle bozulmasına oy birliğiyle karar verildi’ denildi. Sonuç olarak, internet sahiplerinin herhangi bir dava ile karşılaşmamaları için internet şifrelerini herhangi biriyle paylaşmamaları gerekir” ifadelerini kullandı.