Kilo vermek artık günümüzde binbir farklı methodu bulunan, dileyen herkesin her yerden bilgiye ulaşabileceği bir konu. Bu bilgiler yanlış olsa bile.. 
Peki diyette her şeyi doğru yapıp yine de geri kilo alımı mümkün mü? 

Maalesef mümkün. Çünkü kilo koruma dönemi kilo verme dönemi kadar önemsenmeyebiliyor. Peki giden bu kilolar nasıl bu kadar hızlı geliyor?

Vücudumuz atalarımızdan beri kendini korumak için birçok farklı yöntem geliştirmiştir. Hastalandığımızda ateşimizin çıkması, reflekslerimiz, korku anında salgılanan adrenalin ve daha birçok şey.. İşte yanlış kilo verme döneminde de vücudumuz kendini korumak için uzun yıllar kıtlık süreçlerinden geçmiş atalarımızın mirasını kanıtlar; vücut stres yaşar, “çok eksik besleniyorsun, geleni depola” mesajı verir. Siz kilo vermeye devam ettikçe ilk başlardaki kadar hızlı gidemediğinizi, hatta uymanıza rağmen gram gram artışlar dahi yaşadığınızı görebilirsiniz.

Ayrıca hızlı kilo verişlerde vücudumuzun “BEN AÇIM!” diyen hormonu olan “ghrelin” dengesi bozulabiliyor ve az yedikçe vücut daha çok ghrelin hormonu salgılayarak açlığınızı tetikliyor. Zayıfladıkça gözümüz daha çok dönmeye başlıyor, kaçamaklara daha çok meyilli oluyoruz. Ayrıca BEN TOKUM! diyen “leptin” hormonu da kilo verdikçe azalıyor. Ve biz kendimizi bir anda yemeklere saldırarak diyeti bozmuş olarak bulabiliyoruz ve kilolar geri dönüyor.. Halbuki aç kalmadan yapılan ve dengeli kilo kaybı hedeflediğimiz diyetler vücudunuzu strese sokmayacak ve hormonlar kilo verişe adapte olabilecektir.

Örneğin yapılan bazı çalışmalar obezite cerrahisi sonrası ilk 2 yıl ve 6 yıl arasında verilen kilonun %75 oranında geri alındığını göstermiş.. Çünkü kilo veren danışanlar eski yaşam tarzlarına döner ve egzersiz olmadan, sağlıklı beslenmeden hayatlarına devam ederse geri kilo alımı kaçınılmazdır. O yüzden her zaman diyoruz ki sağlıklı beslenmeyi bir yaşam tarzı haline getirmeliyiz. Yani tek suç genetik miras değil, çok fazla hata yapıyoruz. 
Gelelim egzersiz ve kilo kaybı ilişkisine.. 

Maalesef matematiksel olarak şöyle bir durum var; birey ne kadar kiloluysa hiç hareket etmeden olduğu yerde kalsa dahi daha çok enerji harcar. Çok kilolu bireyler o yüzden diyetin ilk haftalarında çok daha hızlı kilo verir. Ancak zayıfladıkça bazal metabolizma hızı azalır ve aynı hayat rutininde eskisi kadar hızlı kilo verememeye başlarsınız. Bana göre bu yavaşlamayı çözmenin tek bir yöntemi var; EGZERSİZ! Kilo verme hızınız azaldı diye kalorinizi daha da azaltırsanız yukarıda bahsettiğim hormonların dengesi bozulabilir. Ancak kalorinizi mümkün olduğunca sabit tutup egzersizi artırırsanız hem aç kalmaz hem de tekrar aynı hızda kilo verebilirsiniz. Ayrıca kas kütlenizi de artırıp bazal metabolizma hızınızı körüklemiş olursunuz. Ve benim danışanlarıma genel tavsiyem şudur; yüksek kilolarda çok yoğun egzersiz değil hafif tempolu sporlarla başlanır. Kilo verdikçe sporun temposu gitgide artırılır ve artık istediğimiz kiloya geldiğimizde spor bir hayat tarzına dönüştürülür ve ömrün sonuna kadar hayatımıza dahil olmalıdır. 
Egzersiz yapmayı sevmiyor olabilirsiniz ancak üzgünüm, yaratılışımız hareketsiz yaşamaya uygun değil..

Bir de kilo almanın COVİD-19 ile ilişkisine bakalım. Öncelikle bana gelen neredeyse tüm danışanlarımın pandemi döneminde kilo alımı yaşadıklarını, bolca kaçamak yaptıklarını, hareketsiz kaldıklarını ve bu dönemden yakındıklarını görüyorum. Maalesef son birkaç ayda yayınlanan çalışmalar da bunu doğrular nitelikte. Örneğin pandemi döneminde obezite cerrahisi sonrası güzel kilo kaybı gösteren, hatta ameliyatından birkaç yıl geçmiş bireylerin bile depresyon, anksiyete, şizofreniye benzer semptomlar ve diğer psikolojik sorunlar yaşadıkları gözlenmiş ve buna bağlı kilo artışları olmuş. Ayrıca evde hareketsiz kalmaları da kilo artışını tetiklemiş.

Gelelim okuduğum ilginç bir çalışmaya..  Diyet sürecinde aldığımız bol yeşillik, içtiğimiz yeşilçay, probiyotik kaynağı kefir ve yoğurtlar bağırsak floramızı oldukça olumlu etkiliyor. Ancak diyeti bırakınca az yemeye devam etsek de bu sağlıklı ürünler, polifenol kaynakları, salatalar, meyve-sebzeler gittikçe azalıyor soframızda.. Bağırsak floramız eski kalitesiz haline dönüyor ve vücudumuz kilo alımına tekrar meyilli hale geliyor. Bu da gösteriyor ki bağırsak floramızı hep kaliteli tutmak bile kilo kontrolü sağlayabiliyor. 
Uzun lafın kısası; sürekli duyduğumuz o cümle tekrar canlansın bakalım; 

Sağlıklı beslenme ve egzersiz; zayıflayınca bırakırım dediğimiz bir süreç değil, bir yaşam tarzı olmalı!

Herkese mutlu haftalar..