Herkese bol neşeli güzel bir hafta dileyerek bu haftaki yazımıza hızlıca geçiş yapalım..!

Bu haftaki konumuz “Ramazanda Beslenme” üzerine olacak. Bu dönemde de her dönemde olduğu gibi hatalı birçok beslenme tarzı karşımıza çıkabiliyor ve 1 ayın bitiminde kilo aldığımızı dahi görme riskimiz oluyor. Ve maalesef ramazanda Türk halkının %52 si kilo alıyor..

Öncelikle bu kilo alışın sebeplerine değinelim. Ramazanda iftar ve sahurda yediklerimizi toplayacak olsak fazla kaçamak yapmış bir insanın bile aldığı toplam kalori normal bir gün içinde tükettiklerini aşmaz belki de. Buna rağmen ve ilaveten saatlerce aç kalmış olmamıza karşın neden kilo vermekte zorlanıyor veya alıyoruz?

Ramazan ayında, eğer besinsel ve günlük tempo anlamında gerekenleri vücudumuza vermezsek uzun süreli aç kalışın da etkisiyle metabolizmamız ciddi anlamda yavaşlayacaktır. Ve siz yavaşlamış bir vücuda kalori yüklemesi yaparsanız metabolizma hızınız bunu telafi edemeyecek ve kilo alışı kaçınılmaz olacaktır. Ancak bunu engellemek için hatta kilo kaybedebilmek için farklı tavsiyeler vardır.

Öncelikle bilinmelidir ki ramazanda çok ciddi kilo kayıpları hedeflenmemelidir. Ayda 2 ila 4 kilo kayıp hedeflenmesi sağlıklı veya kalıcı olması açısından önemlidir. Çevrenizden veya kendinizden de farketmişsinizdir ki ramazanda ciddi kilo kaybeden insanlar dahi birkaç ay içinde verdikleri kiloyu büyük oranda geri alacaklardır. Çünkü sağlıklı değil dengesiz bir besin tüketimleri olmuştur. Veya ciddi bir su kaybı yaşamışlardır. Peki biz bu durumu nasıl sağlıklı ve kalıcı yapabiliriz?

Öncelikle sahurun önemine değinelim. Yapılan en büyük hata gece daha erkenden bir şeyler atıştırıp sahura kalkmamak oluyor. Biz programlarımızda isteriz ki sahur mümkün olduğunca ezana en yakın saatte tamamlansın ve bu sayede yemek yeme aralığı daha uzun olsun, metabolizmaya çalışmak için daha fazla alan tanıyalım.

Sahuru mümkün olduğunca kahvaltı tarzı yapmalıyız. Tok kalmak için yumurta, peynir, yoğurt gibi protein içerikli ürünler tüketilmelidir. Yanında mutlaka tam buğday ekmeği gibi bir sağlıklı karbonhidrat ve ceviz, fındık, badem, zeytin gibi sağlıklı yağ kaynakları kullanılmalıdır. Sucuk, salam, sosis, pastırma gibi işlenmiş etler tercihen kullanılmamalı veya çok nadir kullanılmalı, klasik et ürünleri ise tercihen iftara bırakılmalıdır. Sahurdan hemen sonra tok mide ile uyunmamalı, mümkünse yarım saat- bir saat arası vücudumuza sindirim aralığı tanımalıyız.

İftarda ise mutlaka çorba ile bir açılış yaparak saatlerce aç kalan vücudu bir anda hırpalamamalı ve daha sonra haftanın günlerine bölünmüş olarak kırmızı et, beyaz et, bakliyat, sebze yemekleri gibi bir haftanın içinde dönüşümlü olarak en az bir kere kullanılmalıdır. Yanında ise yine bulgur, tam buğday ekmeği, karabuğday, tam buğday makarnası gibi bir kaynak bulunmalıdır. Genelde çorba sonrası 10-15 dk ara verilerek yemeğe devam edilmesinin tavsiye edildiğini çoğu yerde duymuşsunuzdur. Bu, kesinlikle benim de vereceğim bir tavsiyedir. Ancak kalabalık bir aile sofrasında bu her zaman mümkün olmayabilir. O yüzden 10-15 dk ara veremeyen kişiler mümkün olduğunca yavaş yemeyi seçmelidir.

İftardan 2-3 saat kadar sonra ise mutlaka bir minik ara öğün yapılmalıdır. Bu ara öğünde meyve, süt ürünleri veya fındık badem gibi kaynaklar bulunabilir. Ayrıca iftar sahur arası 2.5-3 lt su içmeyi ihmal etmemeli ve mutlaka her gün yarım saat yürüyüş yapılmalı/hareket edilmelidir. Pandemi sürecinde dışarı çıkamayacağımız bir dönemde olmamız evde de spor yapamayacağımız anlamına gelmez.  

Dolayısı ise normal zamanlarda olduğu gibi ramazan döneminde de sağlıklı beslenmek, su içmek, spor yapmak oldukça önemlidir.

Herkese şimdiden hayırlı, mutlu huzurlu ramazanlar ve keyifli haftalar dilerim!