Günümüz dünyasında fonksiyonel besinler, besin takviyeleri, doktor önerisi dışında kullanılan vitamin-mineral hapları gibi destekleyiciler gitgide popülerleşiyor. Bu destekleyicilerden bazıları gerçekten sağlığımıza ciddi destekler verirken bazıları gereksiz yere hatta toksik etki yaratacak şekilde bilinçsiz kullanılabiliyor. Bu yazımızda bunlardan biri olan kolajen takviyelerinin gerçekten gerekli olup olmadığını ve yüksek doz alımının zararları olabilir mi konularını inceleyeceğiz.

Kolajen; eklem, kas, cilt, bağ dokular gibi vücudumuzun tamamında bulunan bir tür proteindir. Hücreler birer tuğla ise kolajen bu tuğlaları bir arada tutan çimentodur diyebiliriz. 
Genç bireylerde tüketilen  et ürünleri, yumurta, kemik suları ve bazı sakatatlar ile vücut rahatlıkla kolajeni kendisi üretebilir. Yani özellikle doktorun tavsiye ettiği bir deri sarkması veya eklem hasarı sonucu ekstra ihtiyaç duyulmazsa normal bir genç bireyin takviye almasına gerek yoktur. 

Ancak özellikle yaşla birlikte kolajen yeterli üretilemez ve vücutta azalmaya başlar. Buna bağlı olarak eklemler, kıkırdaklar daha savunmasız hale gelir. Deri ise elastikiyetini kaybeder ve kırışıklıklar, deri sarkmaları, görsel yaşlanma belirtileri kendini gösterir. İşte bu durumda kolajen takviyeleri kullanılabilir. 

Kolajen takviyeleri cildi yaşlanma etkilerine karşı korumak, yara iyileşmesini teşvik etmek, kemik sağlığını iyileştirmek gibi etkilere sahiptir. Ayrıca kas gücünü artırabilmekte, hatta bazı çalışmalara göre obeziteyi azaltma konusunda etkileri olmakta ve kalp sağlığına iyi gelebilmektedir. Bazen kas sporcuları tarafından hacim artışı ve doku tahribatının engellenmesi için kullanabilmektedir. Bu gibi durumlar dünya çapında kolajen kullanma isteğini artırmaktadır.  

Yapılan bir çalışmada 90 gün boyunca vitamin ve mineral ile birleştirilmiş şekilde kolajen kullan katılımcıların %43 ü eklem ağrılarının azaldığını, %39 u ise hareket kabiliyetinin ciddi anlamda arttığını söylemiştir. Ayrıca katılımcılar ciltlerinde de nemlenme, elastikiyet artışı gibi durumların olduğunu kaydetmişlerdir. Dolayısı ile uygun dozlarda kolajen kullanımının etkinliği kanıtlanmıştır. 

Kolajenin birçok farklı tipi vardır ancak en çok bilinen ve kullanılan versiyonları Tip I, Tip II ve Tip III’ tür. Bu farklı tipler kesin olarak apayrı amaçlarda birbirinden ayrılmaz. Ancak özellikle Tip II’nin eklem sorunları için, Tip I ve Tip III’ün ise deri elastikiyeti için kullanım alanları daha yaygındır. 

Kolajen takviyelerinin bilinen ciddi bir yan etkisi bulunmamaktadır. Ancak bununla beraber yanlış dozda alınan her ürün gibi çok yüksek dozlarda kolajen alınması da bazı sorunları beraberinde getirebilir. Örneğin yüksek doz kolajen alınması karaciğer fonksiyon bozukluğuna sebep olabilir. Ayrıca kilo alımı ve ödem sebebi olabilir. Bir diğer ilginç sonuç ise bağırsak florasını kötü yönde değiştirebilmesidir. O yüzden aşırı dozun fayda yerine zarar getireceği bilinmelidir. 

Sonuç olarak kolajen doğru kullanılırsa cilt ve eklem sağlığını iyileştirmede oldukça etkilidir. Ancak gerekmiyorsa kullanımının ekstra bir faydası da olmayacaktır. Dolayısı ise yaşınız ortalama olarak 30’dan küçükse ihtiyacınız yok demek doğru olacaktır. 

Herkese mutlu haftalar!!