Ataman;

Peygamber efendimiz hadislerinde,

“Allah sizden; kadınlara karşı iyi ve hayırlı olmanızı ister; çünkü onlar, sizin analarınız, kızlarınız veya teyzelerinizdir."

"Kadınlara ancak asalet ve şeref sahibi kimse değer verir. Onları ancak kötü ve aşağılık kimseler hor görür."

"Hanımını döven, Allah’a ve Resûl’üne asi olur. Kıyamette onun hasmı ben olurum." Buyururken;

Türk Milleti’ni esaretten kurtaran ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK; 

“ Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.”

 “Milletimiz güçlü bir millet olmaya azmetmiştir. Bunun gereklerinden biri de kadınlarımızın her konuda yükselmelerini sağlamaktır. Bundan dolayı kadınlarımız ilim ve fen sahibi olacaklar ve erkeklerin geçtikleri bütün öğretim basamaklarından geçeceklerdir.”

 “Bir toplum, cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinirse, o toplum yarı yarıya zayıflamış olur. Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi, kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurdur.” Diyerek kadına verdiği değeri ifade eder iken;

 Dünyada birçok ülkede seçme ve seçilme hakkı kadına verilmez iken, Türkiye Cumhuriyeti 1930 ‘da seçme ve 1934’de seçilme hakkını Türk kadınına verir iken;
Hunlar, kadını erkeğin tamamlayıcısı olarak kabul edip, onsuz hiçbir şey yapmaz iken,  Kağan'ın emirnamelerinde "Kağan buyruğu" ifadesi yalnız yer alır ve Kağan’ın Hatununun adı kaydedilmezse o emirname geçerli sayılmaz iken;

 Yabancı ülke elçilerin kabulü sırasında hatunun da Kağan’ın yanında olması mutlak kural iken;
 Kabul törenlerinde, ziyafetlerde ve şölenlerde Hatun Kağan’ın sol tarafına oturup, Siyasi ve idari görüşleri dinler ve fikir belirtirken;
Göktürk ve Uygurlarda da, Hunlarda olduğu gibi, emirnameler yalnız Kağan adına değil, "Kağan ve Hatunun namına" şeklinde ibare ile birlikte imzalanır iken;
Orhun kitabeleri "Kağan ve Hatun buyurur" sözleriyle başlar iken;
Arap seyyah İbn Batu; " Burada öyle ilginç bir duruma şahit oldum ki, o da Türk’lerin kadınlara gösterdiği saygıdır. Burada kadınların kıymeti ve saygınlığı erkeklerden daha üstündür." der iken; 
 Ziya Gökalp, “Eski ırkların hiçbiri kadınlara Türk’ler kadar hak vermemiş ve saygı göstermemiştir.” der iken;
Şimdi yıl 2021 ve biz Türkiye’de neler konuşuyoruz;

Kocalarından şiddet gören, ölüm korkusuyla yaşayan, devletin bir korumayı çok gördüğü kadınlarımızı,
Tecavüze uğrayan “ iş yükü çok fazla” denilerek tecavüzcüsüyle evlendirilen kadınlarımızı,
Ekonomik özgürlüğü olmayan kadınlarımızı,
41 milyon kadından sadece 9 milyonunun çalıştığını, istihdam oranı %26’larda kalan kadınımızı, haftalık 45 saatten fazla çalıştırılan, cinsiyete göre yönetici pozisyonunu da çalışanların sadece %16’sının kadın olduğunu konuşuyoruz,
Ülkemde kadının güldüğü, mutlu olduğu, değer gördüğü ve cinsiyet ayrımının olmadığı; şiddete, taciz ve tecavüze uğramadığı, cinayetlere kurban gitmediği günleri görme umudu ile Kadınlar günü kutlu olsun…

Yıl 2002 - sayı 66; 
Yıl 2003 - sayı 83; 
Yıl 2008 - sayı 66; 
Yıl 2009 - sayı 125;
Yıl 2010 - sayı 203; 
Yıl 2011- sayı 129; 
Yıl 2012 - sayı 145; 
Yıl 2013 - sayı 231;
Yıl 2014 - sayı 290;
Yıl 2015 - sayı 293; 
Yıl 2016 - sayı 329; 
Yıl 2017 - sayı 409; 
Yıl 2018 - sayı 440;
 Yıl 2019 - sayı 474; 
Yıl 2020 - sayı 408;
Yıl 2021 Şubat sonu - sayı 67…

Yukarıdaki rakamlar ne mi? 

Yaşadığımız vatanımızın ismi  ANADOLU iken,  analar evlatlarını bu vatana şehit verir iken,  18 yılda %480  artan ve yıllara göre cinayetlere kurban verdiğimiz kadınlarımızın sayıları…