Çalışmaların yapılacağı süreç içerisinde en az 4 ay Kayseri’de olacaklarını söyleyen Kazı Başkanı Prof. Dr. Ali Baş, “Şu anda Kayseri’de Şeker Fabrikası arazisi sınırları içerisinde bulunan Keykubadiye Sarayı’ndayız. Biz 2014 yılında buraya sondaj amacıyla geldik, 10 günlük bir sondaj çalışması sonrasında içinde bulunduğumuz bu yapının etrafını açtık ve ileride de bir yapı var. O yapının da etrafını açarak bir bakıma restorasyon projesinin hazırlanmasına yönelik bir çalışma gerçekleştirmiştik. Bu çalışma esnasında önemli taşınır kültür varlıklarıyla karşılaştık. 2015 yılında Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’ne müracaatımızı yaptık. Genel müdürlüğümüz de aynı yıl benim başkanlığımda doğrudan kazı izni verdi. 2015 yılından beri de kazımızı her sene belli süreler içerisinde sürdürmeye çalışıyoruz. Özellikle 2015 yılında içinde bulunduğumuz bu alanın etrafında yavaş yavaş kazı çalışmalarına başlamıştık ve arkamızda bulunan bölüme doğru diğer yıllarda alanın genişletilmesi sağlandı. Bu süre içerisinde çok farlı verilerle karşılaştık. Buna bağlı olarak da söz konusu malzemelerimizin bir kısmının onarımını yapıp müzeye teslim ettik, diğerlerini de depomuzda koruyoruz. Bu 2015’ten 2020’ye kadar yaptığımız çalışmalar. 2019 yılında kazı alanını kuzeye doğru genişleterek, kuzeydeki en son noktaya ulaşmış olduk. 2020’de amacımız hem bu yapının hem de tonozlu yapının çevresinde kazı çalışmalarını sürdürmekti ama pandemi sebebiyle geçen yıl kazı gerçekleştiremedik. Biz 2021’den itibaren kazımız 12 aylık programa dahil edildi. Hava şartları burada ne kadar müsaade eder bilmiyorum ama burada kazı programımız 4 ay ve en az 4 ay burada olacağız. Bu 12 aylık süreç içerisinde bulunan diğer eserlerin de restorasyon çalışmalarını yapmaya çalışacağız. Çok önemli bir sarayın içerisinde bulunuyoruz şu anda ve bilemiyoruz sarayda ve belgeler de bize bunu göstermiyor. Diğer saraylarla karşılaştırıp önemli bilgiler edinmeyi umut ediyoruz. Biz genel müdürlüğümüzün büyük desteği ile Selçuk Üniversitesi’nin desteği ile kazı çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Onlara özellikle teşekkür ediyoruz genel müdürlüğümüz başta olmak üzere. Ben bize destek olan Kayseri Büyükşehir Belediyesine, kazı çalışmalarımızda bize muvafakat veren Kayseri Şeker Fabrikasına teşekkür ediyoruz. 12 aylık süreçte mali açıdan bir bakıma sponsorluğu üstlenen Türk Tarih Kurumu’na da teşekkür ediyoruz” dedi.

Kazı alanının 30 bin metrekareden daha büyük olduğunu düşündüklerini söyleyen Kayseri İl Kültür Müdürü Şükrü Dursun ise, “Anadolu Selçukluları döneminde Kayseri çok önemli bir merkez. Selçuklular şehre Darul Feth ismini vermişlerdir. Fetih hazırlıklarının şehirde hazırlandığını biliyoruz. Bu bağlamda Keykubadiye Sarayı çok önemli bir merkez. Selçukluların 1220’li yıllarda biz buranın var olduğunu biliyoruz. Saray Alaaddin Keykubat tarafından hayatta olduğu süre içerisinde kullanılıyor ve devamında da oğlu 2. Gıyasettin Keyhüsrev sürecinde de kullanılıyor. Sonrasında da Moğollar tarafından 1243 Kösedağ Savaşı’nda sırasında burası tahrip edilmiş ve yakılıp, yıkılmış. Muhtemelen bu süreçten sonrada bir daha kullanılmaz hale gelmiştir. Konum itibari ile güzel bir noktada yani bir göl kenarına konuşlandırılmış bir vaziyette ama tabi ki Selçuklu Devleti zamanındaki tahribattan dolayı ve restore edilmediğinden dolayı günümüze birçok bölümü ulaşamamıştır. Şuan da mevcutta burada 2 tane yapı kalıntısını görüyoruz. Bunların dışındakiler toprak altındadır. 2015 yılında gerçekleştirilen kazılar ile beraber burada yıkılan yerlerin temel seviyeleri de ortaya çıkarılmaya başladı. Sultan Alaaddin Keykubat’ın burayı inşa ettirdiği gibi burada da vefat ettiğini biliyoruz. Sultan Alaaddin Keykubat o devirde farklı ülkelerin elçilerine ve devlet erkanı ile beraber emirlere Eyyubilere yapılacak sefer için burada toplatarak yemek veriyor. Toplantı anında sultana bir yemek getiriliyor ve yemekten bir lokma aldıktan sonra saraya dönerek burada fenalaşıyor ve 31 Mayıs tarihinde vefat ediyor. Yani Sultan Alaaddin Keykubat’ın 784. yıldönümündeyiz. Tarihi kaynaklarda anlatılanlara göre Alaaddin Keykubat’ın vefatından sonra Selçukluda devlet düzeninin bozulduğu yönünde, bu çok doğru bir bilgidir. Çünkü biliyoruz ki Sultan Alaaddin Keykubat Anadolu Selçuklu döneminin en kudretli sultanlarından bir tanesidir. İnşa ettirdiği yapılardan da biliyoruz ki bu ülkenin imarında emeği geçmiş bir kişidir. Bu alanın toplam büyüklüğü toplamda 30 bin metrekare büyüklüğünde ancak biz buranın daha büyük olduğunu düşünüyoruz. Kazılar ilerledikçe buranın ne kadar büyük olduğunu göreceğiz” ifadelerini kullandı.