Herkese yeni bir haftadan merhaba!

Hastalıkta beslenme konularımızdan devam ediyoruz. Bu haftanın konusu ise “kanserde beslenme”.

2020 verilerine göre dünyada her 5 kişiden biri hayatı boyunca kansere yakalanıyor. Kansere yakalanan 8 erkekten biri ve 11 kadından biri hayatını kaybediyor. Bu veriler kanserin insan hayatındaki en ciddi hastalıklardan biri olduğunu gösteriyor. Peki kanserden korunmak, veya kanser mevcut ise nasıl beslenmek gerekir?

Bilinmektedir ki kanser tek bir etkene değil farklı birçok etkene bağlı gelişen bir hastalıktır. Kötü beslenme alışkanlıkları, katkı maddeleri, kirli hava, aşırı güneş ışınına maruziyet, genetik, radyasyon ve daha birçok faktör kanser sebebi olabilir. Kanserin beslenme ile alakalı sebeplerinden korunmak için özellikle kaliteli ve doğal besine yönelmek en doğru seçenektir. Bir ürünün üretildiği toprakta ne kadar ilaç/zararlı katkı maddesi varsa veya bir hayvanın yeminde ne kadar doğallıktan uzak/yapay faktör varsa toplumların kanser olma riski o denli artacaktır. Ayrıca bir ürün ne kadar işlenmiş(salam, sosis, çözünür besinler, şekerli, aşırı yağlı, paketli gıdalar gibi) olursa basit bir mantık ile o kadar kanser oluşturucu faktör içerdiği düşünülebilir. Daha önceki yazılarımızda en sağlıklı ve hakkında defalarca çalışma yapılmış, olumlu etkileri en bilinen diyetin “Akdeniz tarzı” beslenme olduğuna değinmiştik; kanserden korunmak için de tavsiyelerimiz aynı nitelikte olacaktır.

Ancak eğer kişiye kanser tanısı konulduysa beslenme tarzı mutlaka bir onkoloji diyetisyeni tarafından belirlenmelidir. Kanserde beslenme genel sağlıklı beslenme programları ile doğru orantılı gitse de önemli birkaç nokta vardır. Kanser tanısı konmuş ve tedaviye başlamış birey henüz ciddi yetersiz beslenme belirtileri göstermediyse bile bu risk öngörülerek gerekli tüm makro ve mikro besinlerin doğru kullanımı hakkında bilinçlendirilmelidir. Özellikle kanserli bireyin protein alımı oldukça önemlidir ve kilogram başına 1 gr hatta 1.5 gr protein alımın gerektiği bilinmelidir. Kan değerlerine göre alması gereken takviyeler belirlenmelidir. Hasta günde mutlaka toplamda 5 porsiyon sebze-meyve tüketmeli ve bakliyat, tahıl, tercihen salamura olmayan probiyotikli besinler diyete eklenmelidir. Kavrulmamış kuruyemişler, tuzu azaltılmış zeytin, avokado, soğuk sıkım sağlıklı yağlar ile program oluşturulmalıdır. Ve hem kanser hem de normal rutinde ne kadar farklı renk beslenirseniz o kadar faydalı olduğunu unutmamalısınız. Yeşil, kırmızı, turuncu, sarı.. ne kadar farklı renklerde sebze ve meyveyi hayatınıza dahil ederseniz o kadar fazla antioksidan, o kadar farklı mikrobesin ögesi edinmiş olursunuz.

Kanserli hastaların yaptığı en sık hatalardan biri gereksiz/yanlış alternatif tıp bilgileri ile hastalığın seyrini değiştirmeye çalışmaktır. Hiçbir besinsel veya uygulamalı bir alternatif tıp yöntemi doktor onayı olmadan denenmemelidir.

Eğer hastada yeme/içme ile ilgili problemler varsa enteral veya parenteral beslenme ile ihtiyaç karşılanmalıdır.

Bir diğer konu ise kanserde hareketsizliktir. Kanser hastalarının birçoğunda başta hareketsizliğe bağlı ciddi kas atrofisi gelişebildiği rapor edilmiştir. Kaslarda erime/eksilme olmaması için doktor onayı var ise mutlaka ufak çaplı yürüyüşler, çok yormayan spor faaliyetleri veya kişiye özel antrenman programları uygulanmalıdır. Ayrıca kanserde egzersizin anksiyeteye de iyi geldiği unutulmamalıdır.

Bir konuyu daha arkamızda bırakırken herkese sağlıklı, huzurlu, mutlu bayramlar diliyorum. İyi haftalar!