Ege Denizi’ndeki Geri İtmeler ve Boğulan İnsan Hakları Raporu, TBMM Tören Salonu’nda düzenlenen programla açıklandı. Programa TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un yanı sıra İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Kamu Denetçiliği Kurumu Başdenetçisi Şeref Malkoç, Danıştay Başkanı Zeki Yiğit, Sayıştay Başkanı Metin Yener, bazı büyükelçiler ve diğer yetkililer katıldı. TBMM Başkanı Şentop, geri itme konusunun sadece geri itme olmadığını, insanlık meselesi olduğunu belirterek, “Bunu yapanlar başta Yunanistan olmak üzere tüm dünyaya ifşa edilmeli. Türkiye dünyada en fazla göçmen barındıran ülke. Göç meselesi tüm dünyanın meselesi. Göçün en temel sebebi insanların kendi topraklarında insanca yaşayabilme imkanlarından mahrum olmalarıdır. Beyaz ve Hristiyan göçmenlere Avrupalılar daha farklı davranıyorlar, bunun da farkındayız. Son zamanlarda artmasının temel sebebi var aslında, dünyada büyük demografik hareket var” ifadelerini kullandı.

Dünyada gelecek 25 yıllık dönemde Avrupa’nın büyük bir göç dalgasına maruz kalacağını kaydeden Şentop, “Demografik gelişmeler bunu gösteriyor. Bugün Yunanistan yapıyor ama Avrupa da buna göz yumuyor. Yapılanlar insanlık meselesi, siyasi bir sorun. Göçmenleri sadece insan hakları meselesi olarak düşünmeyin. Ekonomik mesele olarak da görün. Yıllardır yaptığınız sömürünün bedeli iadesi olarak düşünün” değerlendirmesini yaptı.

"2020-2022 yıllarında Yunanistan 45 bin insanı geri itti"

İçişleri Bakanı Soylu ise şunları kaydetti:

“Ne yaptıklarını bize söylesinler. Sadece bizim milletimiz onların yaptığından kat ve kat fazlasını Azez’de, Cerablus’ta, İdlib’de, El Bab’da yaptı. Sadece bizim evlatlarımız o bölgede terörden, rejimden ABD ve Rusya’nın baskısından kurtulsun diye şehit oldular. Orada şu an 6 milyon insan yaşıyor bizim güvenli olarak bulundurduğumuz bölgelerde. Batı’nın biraz zihni bulanmamış olsaydı, biraz kendi çıkarlarına sahip çıkar olmasaydı burada ifade etmeliyim ki Türkiye’nin politikasına sarılırdı, yardımcı olurdu.”

Bakan Soylu, 2020-2022 yılları arasında Yunanistan’ın 45 bin insanı geri ittiğini söyleyerek, “Kimini plastik kelepçelerle bağladılar denizin ortasına bıraktılar, kiminin üzerine benzin döktüler. Bunlardan birini biz yapmış olsaydık bizi çarmıha gererlerdi. Bu geri itmeleri niçin gerçekleştiriyor. Biz onlarla bir mutabakat yaptık. Dedik ki sizin tarafınıza geçerlerse Türkiye’ye gönderebilirsiniz. Ancak kayıt tutacaksınız, tutmadılar. İlticaya başvuranları varsa gönderemezsiniz, siz değerlendireceksiniz. 3 bin 746 kişiyi tespit edebildiler 2016, 2017, 2018’de, 2019, 2020’de” ifadelerini kullandı.

"Şu anda Türkiye’de 3 milyon 700 bin Suriyeli var"

Batı’nın Yunanistan’a ses çıkarmadığına dikkat çeken Bakan Soylu, “Çözümü insanları iterek, öldürerek bulmuşlar. Batı neden susuyor? Eğer oradan geçerlerse Batı’ya gelme imkanları olabilir diye. Şu anda Türkiye’de 3 milyon 700 bin Suriyeli var. 321 bin uluslararası korumaya başvuran var. 4 milyon 100 bin civarında uluslararası korumaya başvurmuş, Türkiye’ye gelmiş insan var. Senin bin 500’ün gelse ne olur, gelmese ne olur. Türkiye 2011 yılının başından beri bir göç politikasıyla sorumluluğu, insani değerleri bilen bu çabalarını devam ettirmektedir. İngiltere’ye 28 bin kaçak göçmen geldi sandallarla. Onlarca gündür her gün defalarca açıklamalar yapıyorlar. Dün gönderecekleri kişileri de AİHM engelledi. 362 bin insanı biz insanlığa uygun şekilde gönderdik. Yunanistan bunu yapabilir. Avrupa, Yunanistan bunu yapmaya devam edebilir” şeklinde konuştu.

"Rapor çalışmaları esnasında gördüklerimiz, duyduklarımız, yaşadıklarımız bizleri dehşete düşürdü"

Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç da, Suriyelilerle ilgili özel bir rapor hazırladıklarını belirterek, ayrıca Türkiye’nin korona virüs mücadelesini anlatan bir rapor hazırladıklarını kaydetti. Malkoç, “Türkiye’de bulunup Yunanistan üzerinden, Ege Denizi’nden Avrupa’ya geçmek isteyen binlerce insan var. Yunanistan, Ege Denizi’nde geri itmelerle, Meriç Nehri’nde yaşanan vakalarla bu insanlara karşı suç işlemektedir, temel insan haklarını ihlal etmektedir. Bu mağdur, mazlum, dil, yol, yordam bilmeyen insanlar Kamu Denetçiliği Kurumu’na başvurdular. Bunları inceledik, sadece karar vermekle olamayacak, aynı zamanda bunları raporlaştırmaya karar verdik. Bu rapor çalışmaları esnasında gördüklerimiz, duyduklarımız, yaşadıklarımız bizleri dehşete düşürdü. İnsan onurunu hiçe sayan, insan haklarını çiğneyen, insanın ruhunu daraltan, içini karartan, insan hayatını yok eden yüzlerce olaya tanıklık yaptık” diye konuştu.