Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 virüsünün, İngiltere’de mutasyona uğramasının ardından değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Orhan Yıldız, henüz bir şey söylemek için erken olduğunu, virüsün ölüm üzerinde etkisi olup olmadığının şuan bilinmediğini söyledi.

Virüsün ülkemize girdiği takdirde ciddi bir dalga ile karşı karşıya kalınabileceğini ifade eden Yıldız; "Mutasyon virüsteki ufak değişikliklerdir. Yani virüsün genel özelliklerini çok fazla kaybetmeden oluşan ufak değişikliklerdir. Bu değişiklikler her zaman olur. Virüsler çoğaldıkça günler, haftalar, aylar içerisinde bu tür değişiklikler devamlı olmaktadır. Korona virüs ile alakalı şu ana kadar bildirilen 4 binden fazla 5 bine yakın mutasyon olduğunu biliyoruz. Mutasyonun gerçekleşmesinde her hangi bir sıkıntı yok, ’virüsün insanlara bulaşma oranı’, ’hastalandığı zaman ölün oranı artıp artmıyor mu?’ buna bakılır. Bu zamana kadar olan mutasyonlarda ciddi bir sorun yaşanmadı ancak son olarak İngiltere’de bildirilen mutasyona kadar. Eylül ayından itibaren bilim çevreleri bu mutasyonun farkında ama o zamanlar toplumda bir yaygınlık göstermediği için üzerinde durulmadı. Şu anda ciddi bir şekilde yayıldı. Londra’daki virüslerin neredeyse yüzde 90-95’inin bu mutasyona uğramış virüs olduğu bildirildi. İngiltere’de Londra dışındaki şehirlerde oranlar biraz daha düşük. Bunun anlamı şu; virüs artık şekil değiştirdi, karşımızda artık yeni bir virüs var. Bu yeni virüs bizim açımızdan duruma göre iyi yönde de olabilir. SARS’da ve MERS’de olduğu gibi tamamen ortadan da kalkabilir. Bazen ise tam tersi yönde daha da kötüye gidebilir. Burada bunu söyleyebilmek için henüz erken. Ancak şunu söyleyebiliriz; daha hızlı bulaşıyor. Daha önceki şekline göre yüzde 70 gibi bir rakam açıklandı. Bulaşma hızı dediğimiz bir oran var. RO hızı dediğimiz, Türkiye için bu rakam 1.6 civarındaydı. Yani bunun anlamı virüs 100 kişiye bulaştığı zaman iyileşinceye kadar bu 100 kişi 160 kişiye bulaştırmış oluyor. Bu durum böyle katlanarak gidiyor. Korona virüsün RO değeri 1.6 iken 0.4 değerinde daha artış göstererek 2.0’a çıktı. Burada ise durum 100 kişi virüsü kaptığı zaman iyileşinceye kadar 200 kişiyi enfekte ediyor. Yani bu durum çok ciddi şekilde salgının tekrar ivme yapacağı, tekrar hızlanacağı anlamına geliyor. Korkutucu olan tarafı bu, ancak İngiltere’deki bu mutasyona uğramış virüsle olan salgın incelendiğinde vaka sayısının önceki döneme göre daha yüksek olduğu, ancak ölüm oranlarının öncesine oranla daha düşük olduğu görülmektedir. Bu da virüsün bulaşıcılığının arttığı fakat ölümcüllüğünün azaldığı anlamına gelir. Elbette kesin konuşmak için erken, önümüzdeki günlerde daha detaylı sonuçları göreceğiz. İyi olan tarafı ise henüz ülkemize girmemiş olması. Ülkemize de girerse, tekrar dünyada yaygınlaşırsa, ciddi bir dalga ile karşı karşıya kalacağımız anlamına gelir. Ölüm oranı üzerine bir etkisi olup olmadığını henüz bilmiyoruz. Mutasyona uğramış virüs ile enfekte olan insanların ölüm oranlarının ne olduğunu önümüzdeki haftalar daha net gösterecektir. Ölüm oranlarında bir artış olmaz diye temenni ediyoruz. Çünkü bazen bulaş oranı artar ama ölüm oranı azalabilir" dedi.

"Virüs çok ustalaştı"

Mutasyona uğrayan virüsle hastalanma oranının arttığını kaydeden Prof. Dr. Yıldız; "Mutasyona uğrayan virüsle hastalananlarda farklı bir klinik tablo veya belirti beklemiyoruz. Mutasyon, virüsün insan hücresine yapışma noktalarında ortaya çıkıyor. Yani insan hücresinde, hücreler arasında bağlantıyı sağlayan kapılar vardır. Virüs bu kapılardaki kilitleri açma yeteneği geliştiriyor. Yani virüs bizim hücrelerimizin kilitlerini açacak bir anahtar yapıyor. Mutasyonla oluşan değişiklik ile yaptığı anahtar zor açıyordu hücreyi. Şimdi ise virüs çok ustalaştı ve daha iyi bir anahtar yapmaya başladı. Bunun anlamı şu; vücudunuza önceden hastalanmamız için bin virüs girmesi gerekirken, mutasyon sonrası yaklaşık olarak 300 ila 500 virüsle hastalanabiliriz. Hastalığın gidişatında çok bir değişiklik olacağını düşünmüyoruz ama önemli olan şu ki; çok az virüs ile hastalanma oranımız artıyor. Bu durumda taktığımız maskelerin koruyucu özelliği çok daha az hale geliyor. Maskeye çok fazla güvenmemek, maskem var diye rahat olmamak gerekir. Mesafe için de aynı şeyi söyleyebiliriz. Önceden 2 metre diyorduk, şimdi ise bunu 3 metreye hatta belki 4 metreye çıkarmamız gerekiyor. Çünkü bulaş riski artmıştır, size bulaşma riski daha fazla olacaktır. Korunma ile ilgili bu tür tedbirler gündeme gelebilir. Bunun dışında hastalığın gidişatı ile alakalı çok büyük bir değişiklik olacağını tahmin etmiyorum" şeklinde konuştu.

"Çin aşısı ve Erciyes Üniversitesi’nde üretilen aşı mutasyona uğramış virüse karşı etkili olma ihtimali yüksek"

Ülkemizde kullanılacak olan Çin aşısının ve Erciyes Üniversitesi’nde üretilecek olan aşının mutasyona uğrayan virüse karşı etkili olacağını aktaran Prof. Dr. Orhan Yıldız, "Mutasyonun aşılar üzerinde etkisi olup olmayacağı merak ediliyor. Çünkü bir aşı ümidi ortaya çıktı. Pek çok ülkede farklı türlerde aşılarla bu hastalıktan kurtulacağız ümidi varken, mutasyonla beraber ’aşılar etkisiz kalacak mı’ sorusu her zaman soruluyor. Mutasyona uğrayacak virüsün aşılı insanlarda etkisi olup olmayacağı önümüzdeki günlerde belli olacak. Ancak farklı tür aşılar var. mRNA aşıları olarak adlandırılan Moderna ve BioNTech aşısı benzer aşılardır. Bunlar virüsün diken çıkıntısı denilen noktadaki proteinini kopyalayan ve buna karşı bağışıklık oluşturan aşılar. Bahsettiğimiz mutasyonda tam bu bölgede gerçekleşiyor. Bu durumda etkisiz kalma ihtimali var. Yani yeni tip aşılar, çok belirli ve dar bir alana karşı bağışıklık geliştiriyor. Mutasyonla bu aşılar etkinliğini kaybedebilir. Ancak bu aşılar etkisini yitirse bile bu yöntemle hızla yeni virüse karşı da aşı geliştirilebilir, grip aşısında olduğu gibi. Bizim ülkemizde kullanılan Çin aşısı ve Erciyes Üniversitesi’nde üretilen aşı ise inaktif aşılardır. Virüsün sadece diken bölgesine karşı antikor oluşturmuyor, virüsü tamamen etkisiz hale getirip buna karşı vücudun bağışıklık kazanması sağlanıyor. Virüsün mutasyona uğramayan bölgelerine karşı da çok sayıda poliklonal dediğimiz farklı şekilde antikor oluşturacak yapıda aşılardır. Bu durumda virüste oluşan mutasyon bu aşıları etkilemeyecektir. Çok sayıda bölgeye antikor geliştirildiği için şu anda bizim ürettiğimiz inaktif aşılar daha güvenli gibi duruyor. Yani mutasyona uğramış virüse karşıda etkili olacağı düşünülüyor" ifadelerini kullandı.

"Virüs ülkemize girerse ciddi sorun ortaya çıkabilir"

İngiltere’den çıkan virüsün ülkemize girdiği takdirde ciddi bir sorunla karşılaşabileceğinin altını çizen Yıldız; "İngilizler kamusal anlamda virüse karşı önlemlere çok fazla dikkat etmediler ama genel olarak Londra nüfusun dağılımı açısından daha tenha bir şehir bizim şehirlerimizle kıyaslandığı zaman. Mesafe kuralına çok dikkat ediliyor, insanlar korunmaya dikkat ediyorlar maskeye, hijyene ve mesafeye. Bu durumda oldukları halde orada bile mutasyona uğrayan virüs birkaç ayda yüzde 95’lere ulaştı ise bizim ülkemizde bu durumun daha vahim olacağını düşündürüyor. Umarım hiç girmez ülkemize ama olur da eğer ülkemize giriş yaparsa ciddi bir sorun ortaya çıkabilir. Tekrardan sayılar artış gösterebilir. Bir yerden de aşılama başlamış olacak. Umarım bu aşı etkili olur. Mutasyona uğramış virüs ülkemize girse dahi herhangi bir etkinlik göstermiş olmaz" diye konuştu.

"Son pişmanlık fayda etmiyor"

Virüsle mücadelede vatandaşın oldukça dikkat etmesi gerektiğini de sözlerine ekleyen Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Orhan Yıldız konuşmasını şöyle sürdürdü:

Kurallara önemseyen vatandaşlarımız çok güzel bir şekilde uyuyor. Ancak bazı vatandaşlarımız ise çok fazla aldırış etmiyor. Vatandaşlara tavsiyemiz diğer insanlarla mesafeniz 2 metre ise 4 metreye çıkartın, mümkün olduğu kadar kalabalık içerisine girmeyin. Maskenizi mutlaka uygun şekilde takın ve kaliteli maske kullanın. El hijyenine olabildiğince dikkat edelim. Dokunduğumuz her yerden sonra ellerimizi yıkayalım. Mümkün olduğu kadar marketlere girmemeye çalışalım. Gireceksek de alışverişimizi hızla yapıp bir an önce oradan ayrılalım. Toplu taşıma araçlarına maskesiz binmeyelim, maskesiz binenleri uyaralım ve araçta bulunduğumuz sürece mutlaka maskemizi en ufak ara vermeden, kesintisiz olarak takalım. Biz hastalarda bu durumu görüyoruz. Hasta ’çok fazla dikkat ediyorum diyor ama bir anlık gafletle bulunarak oturup arkadaşımla çay içtim ya da o an maskemi çıkardım’ diyor. Son pişmanlık fayda etmiyor. Şimdiden buradan duyurmuş olalım, en ufak bir boşvermişlik bizi bu virüsle karşı karşıya getirebilir. Hastaneye yatabiliriz. Yoğun bakıma girebiliriz. Gerçekten sıkıntılı bir süreç, biz bunu görüyoruz. Mutlaka dikkat etmek gerekiyor."