Geçen haftaki köşe yazımızda hamilelikte beslenme konusunu tüm yönleriyle ele almıştık. Bu haftaki yazımızda ise doğumdan sonra anne ile bebek arasındaki bağın en önemli unsurlarından biri olan emzirme dönemini konuşacağız..

Emzirme dönemi, bebeğin dünyaya geldikten sonraki ilk yuvası olan anne kucağında başlar ve bu dönemdeki anne-bebek ilişkisi birçok psikoloğa göre ilerleyen yıllarda dahi bireyin psikolojisini etkileyebilir. Ten teması çok önemlidir, ayrıca yapılan bir çalışmaya göre eğer anne her seferinde bebeğini ten teması ile emzirirse bu dönemi 64 gün daha uzatabilir. 

Emzirme şu şekilde başlar; anne hamileyken plasentadan salgılanan hormonlar süt sentezini engeller. Ancak doğum gerçekleşince progesteron düşer ve süt üretimi tetiklenir. Bebeği emzirdikçe ise prolaktin ve oksitosin artar; kortizol, tiroid hormonu, insülin gibi hormonlar da süt üretimini destekler ve döngü böyle devam eder. 
Süt sirkülasyonu devam ettikçe süt artar ve bu döngünün devamı için anne günde 8-12 kez göğüslerini boşaltmalıdır. Eğer gerekiyorsa sağma makineleri de kullanılabilir. Bebek (özel bir durum yoksa) ilk 6 ay ek besinsiz anne sütü ile, daha sonra ek besine geçilerek en az 1 yılı tamamlayacak şekilde emzirilmelidir. 
Gelelim emzirmenin anne ve bebek açısından faydalarına.. Emziren annelerde daha düşük depresyon yaşama riski vardır. Ayrıca ileride göğüs, yumurtalık, tiroid ve endometrial kanseri olma ihtimali de emzirmeyen annelere göre daha düşüktür. 

Çocuklarda ise ortakulak iltihabı, mide-bağırsak enfeksiyonları, solunum enfeksiyonları, çocukluk lösemisi ve ani bebek ölüm sendromu gibi durumların yaşanmasını engelleyebilir, ayrıca zihinsel gelişim puanlarını artırır. Ve bilinmelidir ki emzirilen çocukların ileride obez veya diyabet hastası olma ihtimalleri daha düşüktür. 

Yapılan çalışmalara göre daha olgun, daha fit, daha yüksek gelirli ve evli olan kadınlar diğerlerine göre daha uzun süre bebeklerini emziriyorlar. Ancak bazı sebeplerden dolayı annelerin %60’ı emzirmeyi düşündüğünden daha erken bırakıyor. Bu sebepler; sütün yetersiz olduğunu ve bebeğin büyüyemediğini düşünmeleri, göğüs büyümesi, ağrılar, ilaç kullanımı, depresyon, obezite, iş kaygısı gibi sebepler olabilir. Ayrıca bazen meme küçültme ameliyatları, meme ucu anomalileri, bebekte yarık damak gibi durumlar da emzirmeye engel olabilir. Ancak tüm bu durumların çözümü için doktora danışılmalı, emzirme eğitimleri alınmalı ve annenin bu hassas döneminde bu durumların çözümü olduğu aktarılmalıdır.  Ayrıca tercihen önceki gebelik bitişi ile diğer gebelik başlangıcına kadar araya en az 18 aylık bir zaman bırakılmalı ve anne hem psikolojik hem de bedensel olarak yeni bebeğe adapte olmalıdır. 

Ve emziklilikte beslenme..

Hamilelikte zayıflama diyeti yapılmazken doğumdan 1-2 ay kadar sonra çok düşük kalorili olmayan, önce süt miktarının önemsendiği bir zayıflama diyeti ile anne kilo vermeye başlayabilir. Ayrıca süt üretimi annenin metabolizmasını hızlandıran en önemli etkenlerden biridir. 

Öncelikle bilinmelidir ki hamilelikte olduğu gibi emziklilikte de annenin kilosu, hastalıkları, yaşı ve bebeğin kaç aylık olduğuna göre farklı diyet programları oluşturulur. Yani tek tip bir emziklilik diyeti yoktur. 3 aylık bebeği olan emziren bir anne ile ek besin kullanan bebek sahibi bir annenin kalori alımı çok değişecektir. Ancak genel unsurlara bakarsak; 

*Bol su içmek sütü artırmanın en mükemmel yollarındandır. Ne kadar iyi beslenirse beslensin, anne suyu az içerse süt de azalacaktır. 

*Et-yumurta grupları, tahıllar, bakliyatlar, kavrulmamış kuruyemişler, sebze-meyveler, süt ve yoğurt ürünleri mutlaka beslenmede olmalıdır. Ancak hamilelikte olduğu gibi aşırı yağlı, şekerli, işlenmiş ürünler, ağır metal içerikli deniz ürünleri tüketilmemelidir. Yapılan en büyük hata şekerin sütü artırdığı görüşüdür. Ancak işlenmiş şeker süte hiçbir fayda ve kalite sağlamazken anneye kilo aldırmaktan öteye gidemeyecektir. Sigara ve alkol kullanmamak yine oldukça önemlidir. 

*Baharat ve bitki çayı kullanımında aşırıya kaçılmadığı sürece sorun yoktur. Ancak bazen bebekte gaz şikayeti, döküntüler, sütü reddetme, huzursuzluk gibi durumlar görülürse o gün beslenmeye yeni eklenen ürün düşünülmeli ve çıkarılmalıdır. Gerekirse bir besin tüketim kaydı alınıp bebeğin hangi gün huzursuz olduğuna göre annenin tükettiği besinler arasında bir ilişki kurulabilir. İyice haşlanmamış bakliyatlar, bazı çiğ sebzeler de bebekte sorunlar yaratabilir. 

*Bu dönemde kilo vermek için çok az yemek yerine dengeli beslenip sporu artırmak çok daha doğrudur. Tabiki bazı durumlarda süt sirkülasyonu kesilebilir ancak anne sadece kilo vermek için emzirmeyi bırakmamalıdır. Aksine emzirmeyi hem metabolizma hızlandırıcı olarak görmeli hem de bebeğin ilerleyen yıllarını dahi etkileyebilen bir süreç olduğunu unutmamalıdır. 

*Dengeli bir beslenmeyle zaten ekstra bir süt artırıcı tarife gerek yoktur. Ancak tahin, yulaf, bal veya pekmez içeren ev yapımı smoothie ler, şekersiz hoşaf ve tatlılar, rezene çayı,

3 ana öğünlü beslenmek ve ara öğünlere sağlıklı atıştırmalıklar eklemek bu dönemi en güzel şekilde geçirmeyi sağlayacaktır. 

Özetle emziklilik döneminde de sağlıklı beslenmek çok önemlidir. Bilinçli anne-baba sağlıklı çocuklar demek, sağlıklı çocuklar ise sağlıklı toplum demektir.

Herkese mutlu haftalar!