Koruyucu cam özelliğine sahip olmayan gözlüklerle gözün kandırılıp zararlı ışınlara maruz bırakıldığını söyleyen Optisyen Abdullah Ruhlusaraç, “Duruma göre muhtelif ve çeşitli markalarda değişmek şartıyla 150 TL seviyelerinden başlayıp 2 bin TL rakamlara çok rahat ulaşabilecek gözlük modelleri var. Cam özelliği anlamında da ultraviyole olan gözlükler var. Bir optisyenlik müessesesinde satılan bütün ürünlerde ultraviyole kesinlikle oluyor. Polarize cam gibi çeşitli artı özellikli camlar işin içine girdiği zaman, fiyatlar tabii ki daha üst seviyelere çıkabiliyor. Orijinal olmayan veya bu saydığımız koruyucu cam özellikler taşımayan gözlüklerin zararı konusunda bilgi vermek gerekirse, genel anlamda göz bebeğinin siyah kısmı karanlık bir ortama girdiğimiz zaman irileşir. Bu da daha fazla ışık alayım, etrafı daha rahat göreyim demek olur. Parlak bir mekana çıktığımızda göz bebeği küçülür. Orada bir uyum söz konusudur. Eğer optisyenlik müesseseleri harici bir yerden alınan ürünlerde özellikle ultraviyole dediğimiz koruma olmadığı zaman ki çoğunlukta yok bunlar için plastik tabiri kullanılabilir. Gözü kandırmış oluyoruz ve gözümüzün önüne bir tabaka geliyor. Göz karanlık mekanda olduğu gibi hareket ederek, göz bebeğini olabildiğince büyütüyor ve açılıyor. Açıldığı için de güneşten gelen bütün zararlı ışık gözümüze geçmiş oluyor” dedi.

Vatandaşların gözlük alırken özellikle tescilli ve garantili satış yapan optisyenleri tercih etmesi gerektiğini söyleyen Ruhlusaraç, “Burada gözü bir nevi kandırmış oluyoruz. Halbuki dediğimiz gibi ultraviyole bir cam olursa, bu zararlı ışık süzülmüş bir vaziyette gözümüzün içine geçmiş olur. Vatandaşlara öneri anlamında da şunu diyebilirim, gözümüz çok kıymetli bir organımız ve görmek işi çok önemli bir husus. Gözlük alma konusunda kesinlikle ruhsatnamesi olan optisyenlik müesseselerinden, gözlükçülük ruhsatı olan kişilerden garanti belgeli, tescilli ürünlerin tercih edilmesi sağlık açısından avantajlı olacaktır” ifadelerini kullandı.